AÇIK MEKTUP

Abone Ol

Sevgili din görevlisi kardeşlerim;
Biliniz ki sizler bizlerden çok daha fazla vebal altındasınız. Ağzınızdan çıkan her sözü bir değil, beş değil, belki on kez düşünüp söylemelisiniz. Sorumluluk kolay değil bu yoldaki tercih sizin kendi tercihinizdir bilerek girdiniz.
Din görevlisi olmanız size her şeyi söyleme hakkı vermez, tıpkı diğer görevlilerde olduğu gibi. Tam tersine siz herkesten daha az konuşup daha fazla dinlemelisiniz. İnsanları ruhen tedavi etmelisiniz.
Din adamı adı verilen sizler insanlara karşı sevgi solu olmalısınız, çocuklara karşı sabırlı, yaşlılara karşı anlayışlı, yaşıtlarınıza karşı sorumlu olmak durumundasınız.
Daha net söyleyeyim bunları yapmaya da mecbursunuz.
Din adamının yüzü rahmanidir. Asık olmaz, sevimlidir kaşlarını çata çata, suratını asa asa konuşmaz. Kimilerinizi dinliyorum sosyal medyada, özel kanallarda bağıra çağıra, korkuta korkuta, cehennemle tehdit ede ede bir hal oluyor. Yalan yanlış bir sürü olay anlatıyor. Taaa bilmem kimin zamanındaki falancanın yediği yemekten kime ne arkadaş.
Allah aşkına “biz de şarap içeceğiz, kadehi tokuşturup vallahi biz de cennette şarap içeceğiz, şerefe demeyen namerttir.” Diyen bir din adamı kime ne mesaj vermektedir? Bize ne yararı vardır? Dinleyen “ohh” mu diyecektir.
Sırtına cüppe, kafasına sarık takan herkes din adamı olur mu? Gözleri felfecir okuyan, bağıra bağıra hakaret eden, siyaset yapan, ahkam kesen, milli bayramlardan tek kelime söz etmeyen, etmekten imtina eden, kitap okumayan, okuduğunu anlatamayan, sorular cevap veremeyen, verdiği cevaptan kendi bile tatmin olmayan din adamı olur mu?
Hepsinden daha vahimi Allah’ın dinini ticari meta olarak kullanmak yakışır mı? Okuduğu birkaç sureden para alan, kitaplardan para kazanan, cenazelerde, düğünlerde, özel günlerde, dini nikahlarda veya her hangi bir durumdan para almak din adamına yakışır mı?
Bir tarikat liderini göklere çıkarıp, nerdeyse uçuran ama ülkenin, kurtarıcısına, kurucusuna karşı nefret söyleminde bulunmak bir din adamına yakışır mı?
Din, insanlara sevgi aşılamaktır, din bütünleştiricidir, din ayrıştırmaz ötekileştirmez. Dinde nefret yoktur. Emin olunuz pek çok insan sırf cumalarda siyaset yapılıyor diye Cuma namazını terk etti. Bunun vebali büyüktür.
Tarihte hiç olmadığı kadar dine karşı ön yargı başladı. Gençler söylem ile icraat farkına bakıp şaşırıyorlar. Artık eskisi gibi değil, herkesin elinin altında “google”  denilen bir derya var. Neye isterlerse saniyede ulaşıyorlar. Artık kimse kimseyi aldatamıyor.
Sevgili din adamları;
Biz sizleri dinlemekten keyif alıyoruz, okuduğunuz duaları boynumuz bir yana kırık ellerimiz bitişik, kalbimizde rahatlık, huşu içinde olmaktan mutluyuz, anlattıklarınızdan yararlanmak istiyoruz.
Sizlere duyulan saygıyı yabana atmayın, bu toplumda size verilen kredi başka hiçbir meslek sahibine verilmemiştir. Nereye giderseniz gidin “hoca efendi” olarak değer görürsünüz. Çoğu kişinin davet edilmediği yere siz “başköşe” konuğu olarak çağrılırsınız.
Siyaset yapmak, toplumun saygı duyduğu insanlara dipten dipten laf çakmak, gözünüzü kızarta kızarta oturduğunuz kürsüden hakarete varan sözler söylemek sizin yapacağınız şey değil.
Din adamı gönül adamıdır, gönüllere giren adamdır. Sözü dinlenen adamdır.
Yapmayın, saçma sapan konuşmalarla komik duruma düşmeyin. Koskoca İslam dinini aranızdaki üç beş çürük elmanın zedelemesine izin vermeyin, o insanlara bizzat haddini siz bildirin.
Adına bilmem ne diyen, bazı tuhaf çıkışlarıyla piyasa yapmış, tek amacı yeni tabirle “fenomen” olmaya çalışan tipleri deşifre edin ve aranızda barındırmayın.
Sevgili din adamları;
Bu güne kadar kimseye bu kadar açık mektup yazmadım. Çünkü o kadar önemsemedim. Sizleri seviyoruz, önemsiyoruz, değer veriyoruz.
Lütfen işinizi yapın,sevgi ve saygıyla.

{ "vars" : { "gtag_id": "G-815M9GDBNG", "config" : { "G-815M9GDBNG": { "groups": "default" } } } }