Bu yazımızda Lozan Anlaşması’nın mübadele kararı ile talihsiz bir şekilde Türkiye’den zorunlu göçe tabi tutularak Yunanistan’a gönderilen yüzlerce yıl Niğde’de ve çevre illerde yaşayan Karamanlı Hıristiyan Ortodoks Türklerden bahsedeceğiz. Öncelikle şunu belirtmek gerekir mübadele hem Anadolu Hristiyanları hem de Yunanistan’dan gelen Müslüman kardeşlerimiz için zor olmuştur. Doğup büyüdükleri evlerinden ve yurtlarından olmuşlardır. Alıştıkları ortamlarından, komşularından, işlerinden olmuşlardır. Kısacası iki taraf da mübadele de büyük acılar çekmişlerdir.
Kurduğumuz en büyük Türk devletlerinden biri olan Göktürk İmparatorluğu’nun yıkılması sonucu Orta Asya’dan göç eden Oğuz (Uz) Türklerinin bir kısmı diğer Türk boylarıyla beraber Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara gelmiş Bizans İmparatorluğu ile doğrudan ilişkiye girmiş ve Bizans ülkesine, paralı asker olarak katılmışlardır. Bizans, bu Türkleri 8. yüzyıldan itibaren Arap akınlarını durdurmak için bugünkü İç Anadolu’ya yani Niğde, Karaman, Konya civarına yerleştirdi. Bu Türkler, Bizans etkisiyle Hristiyan Ortodoks inancını benimsemişlerdir. İşte Karamanlılar, Hristiyanlaşmış ancak dillerini ve giyimlerini değiştirmemiş bu Türklerin torunlarıdır.
Türkçe’den başka dil bilmeyen, Türkçe’yi Yunan harfleriyle yazan, gelenek ve görenekleri bu bölgedeki Türklerle aynı olan Ortodoks Hıristiyan topluluğa Karamanlı, konuştukları Türkçe’ye de Karaman Türkçe’si ya da Karamanlıca denilmiştir. Karaman Türklerinin Rumlarla pek bağları yoktu, hatta Rumlardan kız bile alıp vermezlerdi. Karaman Türkleri Malazgirt Savaşı'nda Türklerin Anadolu’ya girmesinde büyük rol oynadılar ve hepimizin bildiği gibi savaş sırasında saf değiştirerek Selçukluların yanında yer aldılar.
Karaman Türkleri, Selçuklu ve Osmanlı himayesinde ve hoş görüsünde yüzlerce yıl Anadolu’da Müslüman Türklerle birlikte yaşamışlardı. Karamanlılar, Osmanlı yönetiminde başka milletlere mensup gayrimüslimlerden farklı olarak, yalnız Türkçe konuşmaları ve yazmalarından dolayı değil, aynı zamanda yaşam biçimleri, gelenek ve görenekleri bakımından da Müslüman Türklerden farklı değildir. Bu bakımdan Osmanlı Devleti zamanında Anadolu’da oturan, Türk olan ve Türkçe konuşan Hıristiyanlara Karamanlı, Türk olmayan ve Rumca konuşan Hıristiyanlara ise Rum adı verilerek aralarında daima bir ayırım yapılmıştır.
Milli Mücadelemizin zafere ulaşmasıyla, Türkiye ve Yunanistan arasında Lozan barışında kabul edilen Mübadele Sözleşmesi esasen Türk-Yunan mübadelesi değildi. Anlaşma da kabul edilen Müslüman-Ortodoks mübadelesi idi. Buna göre Yunanistan’da yaşayan Müslüman nüfusla (Batı Trakya’dakiler hariç), Türkiye’de yaşayan Rum Ortodoks nüfusun (İstanbul’daki Rumlar hariç) yer değiştirmesi kararlaştırılmıştır. Mübadele anlaşması sonucunda Türkiye’de ve Yunanistan’da doğup büyümüş yüz binlerce insan, çok kısa bir süre içinde doğdukları topraklardan ayrılmak zorunda kalmıştır.
Karaman Türkleri de 1924 yılında Yunanistan ile yapılan nüfus mübadelesi antlaşmasından sonra Yunanistan’a gönderilmişlerdir. Nüfus mübadelesiyle Yunanistan’a gönderilen Karamanlılar, bir taraftan Hıristiyan oldukları için; diğer taraftan da Türkçe’den başka bir dil bilmedikleri için Müslüman Türklerle Yunanlılar arasında kalmışlardır. Mübadeleden sonra Yunanistan’da kendilerini yabancı hisseden Karamanlı Türkleri, Türkçe konuştukları için, Yunanlılar tarafından “Yunan adına lâyık olmayan … yarım Hıristiyan … kara dinli … Karamanlılar” olarak görülmüşlerdir. Karamanlı nüfusu, 1924 yılında 1 milyon civarında iken, bugün Yunanistan’da sayıları iyice azalmış ve büyük çoğunluğu Türkçe’yi tamamen unutmuştur.
Mübadeleden en çok etkilenen illerden birisi de Niğde’dir. Mübadele öncesinde nüfusunun yaklaşık % 30’u gayrimüslim iken, mübadelenin uygulanmasından sonra % 100 bir Müslüman-Türk şehri haline gelmiştir. Niğde’den giden halkın büyük bir kısmı Karaman Türkleri’nin oluşturduğunu söylenebiliriz. Bu durum da ayrılış sırasında bir üzüntüye sebep olmuştur. Yazımızı Niğde Müzesi’nde bulunan, Yunan alfabesi ile yazılmış ama Türkçe olan bir Karaman Türküne ait mezar taşı yazısı ile sona erdirelim.
Sebeb-i meftim civanıma meram etti felek, / Gençliğime göz koyan felek ölüm sebebimdir
Kenç yıaşımda ömr ü dünyıayi haram etti felek / Felek genç yaşımda dünya ömrümü haram etti
Ne tehamül eylesin kardaş mader ehl-i ayıal,/ Halden anlamayan niye tahammül etsin kardeş
Yirmi peş yasımda ömrümü hıtam etti felek./ Felek yirmi beş yaşımda ömrümü sonlandırdı
Yerde insan agledi kıokte melekler etti ah,/ Yerde insanlar ağladı, gökte melekler ah etti
Mezarim topragıni amperi fam etti felek./ Felek mezarımın toprağını güzel (renkli) kokularla doldurdu.