ANNE-BABA OLARAK ÇOCUĞUMA SINAV KAYGISI İLE BAŞ ETMEDE NASIL YARDIMCI OLABİLİRİM?

Abone Ol

Sınav kaygısı ile baş etmede çocuğunuza nasıl yardımcı olacağınıza geçmeden önce, çocukların yaşadıkları ve neler düşündüklerine bir bakalım. Sınav kaygısı yaşayan çocuklarla sohbet edildiğinde, çoğunlukla benzer hikayeler anlatırlar. “Üç soruyu peş peşe yapamayınca, yüzüme ateş basıyor, yanaklarım kulaklarım alev alev yanıyor, kalbim küt küt atıyor, sürekli yanlış yaparsam diye düşünüyorum, sanki her şey aklımdan silinmiş gitmiş gibi. İşte bütün kaygının başladığı bu nokta, demin yazdığım bu otomatik düşüncelerdir. Sizin asıl ebeveyn olarak üstünde durmanız gereken nokta bu. Bu yazımda sizlere bu nasıl başarabileceğinizden bahsedeceğim.
İnsan duyguları, düşünceleri ve davranışları ile bir bütündür. Bu 3 alan birbirinden etkilenir. Ne düşündüğümüz, nasıl hissettiğimizi, nasıl hissettiğimiz ise davranışlarımızı etkiler. Bu üçlü zincirin başlangıç noktasında ise düşünceler vardır. Bizim zihnimizde kurmuş olduğumuz varsayımlar, bizi olumlu yönde etkileyebileceği gibi, tam tersi kafamızda kurduğumuz olumsuz çıkarımlar bir başka deyişle zihinsel çarpıtmalar bizim duygularımızı ve davranışlarımızı olumsuz yönde etkileyebilir. Öğrencilerimiz de sınava hazırlık sürecinde ve sınav sırasında benzer durumları tecrübe edebilirler. Sizin burada ebeveyn olarak üstünüze düşen nokta ise çocuğunuza empati kurduğunuzu göstermektir. Çünkü empati gibi önemli bir iletişim aracı, çocuklarınızın sınav sırasında hissettikleri olumsuz stres ile baş etmede farkındalıklarını arttırmalarına yardımcı olmakta sizlerin çok işine yarayacaktır.
Peki bunu nasıl yapacaksınız? Öncelikle çocuğunuz ile kuracağınız iletişimde “Heyecanlanma, bunda heyecanlanacak ne var, alt tarafı bir sınav” gibi olumsuz söylemlerden uzak durmalısınız. Bunun yerine “Yeterince çalışmadığını, zamanını iyi ayarlayamadığını, bir soruya takılıp yetiştiremeyeceğini, birkaç zor soru gelince bütün sınavın zor olacağını düşünebilirsin” gibi cümleler kurarak hem onun duygularını anladığınızı hem de onunla aynı kaygıyı yaşadığınızı hissettirmiş olursunuz. Bu konuşmanın devamında çocuğunuza daha fazla seçenek sunarak devam edebilirsiniz. “Önceki denemelerde ne kadar başarılı olduğunu hatırlıyorum, yüzme kursunu hatırlasana senin için öğrenmesi ne kadar bir süreçti fakat sen bunu başardın, ortaokulda matematik dersinde başarını nasıl arttırdığını hatırlasana” gibi. Böylelikle çocuğunuzun geçmiş dönemlerde içinde bulunduğu kaygılı zamanları ile nasıl baş ettiğini ona hatırlatmış, kendine dair güvenini arttırmış olursunuz. Çünkü geçmiş dönemde sahip olduğumuz baş etme stratejileri, yeni dönem sorunları ile baş etmede bizim için bir motivasyon niteliğindedir. Çünkü öğrencinin yeterlilik ve başarı hissini arttırır.
Özetle şunu diyebilirim, düşünce duygu ve davranış üçgeni içerisinde merkezde her zaman biz varızdır. Bunlardan biri diğeri ile çelişirse bütün mekanizma alt üst olur. O yüzden ne düşünüyorsak, o şekilde hisseder o şekilde davranır. Nasıl davranırsak, düşüncelerimiz o şekilde şekillenir hislerimiz ona bürünür. Nasıl hissediyorsak düşünce ve davranışlarımız o hislerimizin etrafında toplanır. Bu üç alan kesinlikle birbirinden ayrı düşünülemez. Bu yüzdendir ki kaygı hissiyatının temelinde davranış ve düşüncenin olma durumunun farkında olmak çocuğumuza kaygısı ile baş etmede yardımcı olmamız konusunda bizim için anahtar bir roldedir.         

Psk. Dan.Mert Bilal AVADOS

{ "vars" : { "gtag_id": "G-815M9GDBNG", "config" : { "G-815M9GDBNG": { "groups": "default" } } } }