Asgari ücret görüşmeleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Ancak bu tartışma artık yalnızca belirli bir rakamın üzerine yapılan bir pazarlık değil, milyonlarca insanın yaşam hakkını doğrudan etkileyen bir mesele. İşte burada, asıl soruyu sormak gerekiyor: Asgari ücret, insanca bir yaşam için yeterli mi?
Günümüzde asgari ücretle geçinen bir ailenin durumuna baktığımızda, tablo oldukça karanlık. Gıda fiyatlarındaki artış, kiralardaki fahiş yükseliş, enerji ve ulaşım maliyetleri vatandaşın belini büküyor. Çalışanlar, yalnızca temel ihtiyaçlarını karşılamak için gelirlerinin neredeyse tamamını harcıyor. Sosyal yaşam, eğitim, sağlık ve birikim gibi kavramlar ise lüks hale gelmiş durumda.
Devletin görevi yalnızca ekonomik düzenlemeler yapmak değil, vatandaşına insanca bir yaşam standardı sunmaktır. Ancak bugün gelinen noktada, çalışan bir birey bile temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmişse, bu yalnızca ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda insani bir krizdir. Bu kriz, bireyleri umutsuzluğa sürüklerken toplumsal huzuru da tehdit ediyor.
Vergi politikaları bu sürecin en dikkat çekici unsurlarından biri. Asgari ücretten vergi alınması, düşük gelirli çalışanların yükünü daha da artırıyor. Buna karşın sosyal yardımların yetersizliği ve temel ihtiyaç ürünlerine uygulanan yüksek vergiler, geçim sıkıntısını daha da derinleştiriyor. Barınma sorunları ise başka bir gerçeklik: Kiraların kontrolsüz şekilde yükselmesi, özellikle dar gelirli aileler için yaşamı daha da zorlaştırıyor.
Bugün toplum olarak güçlü bir değişime ihtiyaç duyuyoruz. Asgari ücret yalnızca bir maaş değil, aynı zamanda bir yaşam standardıdır. Çalışanların; barınma, beslenme, eğitim ve sağlık gibi temel haklarını insanca karşılayabilmesi, devletin sosyal sorumluluğunun bir gereğidir.
Sık sık duyduğumuz “Geçinemiyoruz” çığlıkları, bir bireysel feryat olmaktan çıktı; bu, toplumun genel bir sorunudur. Çözüm için devletin atması gereken adımlar nettir: Vergi yükünün azaltılması, temel ihtiyaç ürünlerinde fiyat denetimlerinin sıkılaştırılması, sosyal yardımların artırılması ve sosyal konut projelerinin hızlandırılması gibi adımlar, vatandaşın yükünü hafifletecektir.
Unutulmamalıdır ki, güçlü bir toplum mutlu bireylerde oluşur. Asgari ücret yalnızca bir rakam değildir; bu, vatandaşın onurunu, emeğini ve yaşam hakkını temsil eder. Bugün asgari ücretle çalışan bireylerin mücadelesi, yalnızca bir geçim savaşı değil, insanca bir yaşam hakkı talebidir. Güçlü bir toplum, mutlu ve huzurlu bireylerin omuzlarında yükselir. İşte tam da bu nedenle, asgari ücret yalnızca bir maaş değil, bir insanlık meselesidir.