AŞK TAZELEMEK

 

      “ İlimsiz bir şey olmaz ilim her şeye baştır.

  Karanlık yollarda o, en iyi arkadaştır”

 

        Bir gün hazreti Ebu Huryre radiyallahu anh Medine pazarına uğramıştı. Bir müddet koşuşturma içindeki insanlara baktı. Sonra da onlara seslenerek: “Mescidi Nebevi’de resulullahın aleyhisselam mirası dağıtılıyor, neden gidip nasibinizi almıyorsunuz?” dedi. İnsanlar koşarak mescide gittiler. Fakat az sonra, biz mescitte  dağıtılan mal mülk görmedik. İnsanların bazıları namaz kılıyor, bazıları Kur’an okuyor, bazıları da helal ve haram mevzuları üzerinde müzakere yapıyorlardı, diyerek geri göndüler. Ebu Hureyre radiyallahu anh da: “Resulullahın mirası işte budur buyurdu.” Yani peygamber efendimizin bize bıraktığı miras, ilimdir.

        Şüphesiz ki, ilim rütbesi, rütbelerin en yükseğidir. Cahil insan yaşarken ölmüştür, alimler ise öldükten sonra da yaşamaktadır. Yaratılmışların en üstünü olan insanın diğer varlıklardan üstün olmaları biyolojik özellikleriyle değil, îmânı ile, ilimi ile ve güzel ahlâkı iledir. “İnsanın şerefi ilim ve güzel ahlakıyladır. Mâl ve soyla değildir" 12 Eylül Pazartesi sabahı bu güzel duygularla okullarımızın kapılarını açıyoruz. Çocuklarımıza ve milletimize hayırlı olsun.

Okullar yalnızca kuru bilgilerin öğretildiği mekanlar değildir. Aynı zamanda milli ve manevi değerlerin, güzel ahlakın kazandırıldığı eğitim yuvalarıdır. Öğretmenler, ilim ve irfan kaynaklarıdır. Değerli gençler, sizler bugün okul formasını giyerek, çantalarınıza kitap ve defterlerinizi doldurup sırtlamakla kutlu yarınlara doğru mukaddes bir yolculuğa çıktınız. Niyetiniz hayır, inşallah akıbetiniz de hayırdır. O sırtınızdaki çantalar yarınlara dair güzel hayaller, tertemiz duygular, tarifsiz heyecanlarla doludur. O üzerinizdeki okul forması, ilmin ve irfanın sembolüdür, sizin ve milletimizin aydınlık yüzü, güzel yarınlarıdır. Sizler belinizi büken sırtınızdaki çantalarda yalnızca kitap, defter ve kalem taşımıyorsunuz. Sizin o güzel çantanız hayatla doludur. Umutlarla doludur. Işık doludur. Bu mukaddes yolda yürürken, hiçbir vakit kendinizi yalnız hissetmeyiniz. Bu yolculukta bizler her zaman yanınızda olacak, sizinle omuz omuza yürüyecek, inşallah kutlu yarınları hep birlikte inşa edeceğiz. Unutmayın ki sizler, insanlığın umudu olan asil Türk milletinin evlatlarısınız. Yalnızca kendiniz için değil, aziz milletimiz, ülkemiz ve hatta insanlığın geleceği için buradasınız. Sakın kendinizi küçük görmeyiniz. Kim olduğunuzu ve neler yapabileceğinizi bilmek isterseniz, geçmişinize bir göz atmanız kafidir. “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır.” evelAllah.

        Dünyada her milletin bir hedefi, bir ideali vardır. Bizim hedefimiz ise yeryüzündeki bütün mazlumların yaralarını sarmak, gariplerin gözyaşını silmek, bütün insanlığı nazlı hilalin huzurlu gölgesi altında kardeş eylemektir. Bu kadar mı? Elbette ki hayır. Bizim şu yeryüzünden başka bir dünyamız daha vardır: Bu dünya da Mars filan değildir. Mars da bu dünyaya dahildir. Bizim cenneti alaya kanatlanmak gibi bir idealimiz daha vardır. Bir gün dünyadaki görevimiz bitip ahirete gidince, orada Cenneti alada sevdiklerimizle buluşmak en büyük idealimizdir. Bunun için de tıpkı dedelerimiz, ninelerimiz gibi imanlı, ahlaklı, iyi insanlar olmak zorundayız. Yunus Emre hazretlerinin buyurduğu gibi, “okumaktan maksat, insanın Hakk’ı bilmesidir”. Yoksa bütün emekler boşa gider.

        Gençlik çağı, kazanç zamanıdır. Akıllı olan, bu zamanı iyi değerlendirerek geleceğini kurtarır. Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri: “Yirmi yaşına kadar okumayan, okuyamaz.” buyurmaktadır.  Bunun için bugünden başlayarak planlı, programlı, ciddi ve disiplinli bir şekilde çalışmak zorundayız. Sevgili Peygamberimiz, “Yarın yaparım diyenler helâk oldular, ziyân ettiler” buyurdu. Tabi ki eğlenmek de hakkınızdır, fakat birinci amacımızı hiçbir zaman unutmamalıyız. Gayret bizden, yardım Allah’tandır.