Haz mı mutluluk mu? Diye sorsam öyle inanıyorum ki hepiniz "mutluluk" cevabını verirsiniz.
"Haz kısa sürer, gelip geçicidir; kalıcı olan mutluluktur." Der, çok doğru söylersiniz.
Oysa markalar pazarlama taktiği olarak haz veren ürünlerinin reklamlarında "Mutluluk Burada!" benzeri sloganlar kullanırlar. Koca koca şirketlerin sahipleri, CEO' ları, yöneticileri bu iki kelime arasındaki farkı bilmiyor olabilirler mi? Tabii ki hayır. Bile bile mutluluğun adresi diyerek algıları bağımlılık yapan tarafa yönlendirip bizi orada daha çok tutmayı hedeflerler. Biz de heveslerin ihtiyaçların önünde olduğu bir yaşam biçimi edinmişsek her "pişt!" diyene bakar, her "al" diyene koşarız elbet.
Alışverişi tamamla butonuna basmadan önce "Bu benim gerçekten ihtiyacım mı?" Diye düşünmeye 10 saniyesine ayıran kaç kişi kaldık merak ediyorum doğrusu.
Evet, alışverişte durum böyle. Birileri tarafından kafamız karıştırılıp yönlendiriliyoruz. Peki ya sosyal medya hesaplarımızı kullanırken çok mu akl-ı selimiz?
Telefonlarımıza gelen her mesaj, her bildirim, her oyunda geçtiğimiz levellar, aldığımız ödüller, hesaplarımızdaki her yeni takipçi, paylaşımlarımıza aldığımız her beğeni, bize mutluluk vermiyor; sadece haz aldırıyor. Komik videolar da maalesef haz kategorisinde.
"Ne olmuş canım haz almışsak! Sonuçta o da güzel vakit geçirmemizi sağlamıyor mu? Eğleniyoruz ve mutluluk hormonumuz artıyor, fena mı? Mutlu da mı olmayalım!"
Olun efendim, olun tabii ama atladığınız bir şey var. O salgıların tümüne birden mutluluk hormonu diyemiyoruz. Dopamin ayrı, serotonin apayrı.
Birincisi haz verir, ikincisi mutluluk. Biri bağımlılık yapar, diğeri yapmaz. Birinin fazlası nöronları öldürür, diğerinin fazlası zarar vermez.
Şaşırtıcı değil mi?
Peki ya dopaminin serotonini azalttığını söylesem? Serotoninin azalması da depresyona yol açıyor desem?
Sebebi de şu: Dopaminin fazlası mutluluğu engelliyormuş. Yani siz daha çok beğeni alarak, daha komik videolar izleyerek, oyunlarda seviyeleri atlayıp hediyeleri kaparak aslında mutlu olmuyor, anlık haz alıp zamanla da mutsuzluğa doğru yol alıyormuşsunuz. Ben demiyorum araştırmalar söylüyor.
Bu aktarımı yaptıktan sonra gelelim beni bu yazıyı yazmaya sevk eden asıl sebebe...
Birkaç yıldır izlenmeleri giderek artan bir video akımından bahsedeceğim. Çıtırdama sesleri, fısıldama, yavaş hareketler ve ağız şapırdatma gibi düşük frekanslı seslerin ön plana çıkarıldığı video türleri olan ASMR videoları...
Açılımı: Otonom Duyusal Meridyen Tepki
'İç gıdıklanması' olarak da sadeleştirebiliriz. Hani dondurma reklamlarında mikrofonu da beraber yiyormuş gibi dondurmayı ısırdığında çıkan ses var ya? Veya bazı sahnelerde ürkütücü/etkileyici bir fısıltı olur, anımsadınız mı? Mutfağı toplarken çektikleri sessiz vlogları bilmeyeniniz yoktur. Sadece tabak kaşık seslerini veya materyallerin sürtünme sesini verirler mikrofona. İşte bu seslerden ibaret videolar çekiyorlar. İzleyiciler de çok rahatladıklarını, izlerken çok keyif aldıklarını, hatta uyku problemi olanlar bununla uyuyabildiklerini söylüyorlar.
ASMR videolarının zararları üzerinde henüz bir araştırma yapılmamış ama haz veren kısımda olduğunu haz ve mutluluk kelimelerinin sözlük anlamlarına bakarak bile anlayabiliriz. Yani çok izlemekle beynimizdeki dopamin salgısında artış olması, dolayısıyla da bağımlılık yapması mümkün.
Bu tür bağımlılıkları olanların beyin yapıları incelendiğinde, madde bağımlısı olanların beyinleriyle aynı yapıda olduğu gözlemlenmiş. Kendimizin ya da rehberliğini yaptığımız evlatlarımızın, sorumluluklarını üstlendiğimiz talebelerimizin, sokaklarda, köşe başlarında zararlı maddeler satanların kurbanı olmasından korktuğumuz kadar, saatlerce ellerinde tuttukları, karşısında oturdukları elektronik ağlar sebebiyle en az onlar kadar sıkıntıya sokabilecek etkenlere maruz kaldıklarından endişe edebiliyor muyuz?
Tehlikeler hangi deliklerden, niçin giriyor, fikir yürütebiliyor muyuz? Bu çocuk acaba hangi temel BAĞLILIK noktasında açlık çekiyor ki böyle bir BAĞIMLILIĞIN içine düştü, soruyor muyuz? Yoksa hep suçu kendi iradesizliklerine mi bağlıyoruz?
Kimse kendisini mutlu edecek ortamlara kolayca ulaşabilirken durup da kısa vadeli hazlarda oyalanmaz.
Annesiyle oyuna doyan çocuk slime videosunda kaybolmaz.
Biraz acı olmuş olabilir ama biz şunu aklımızın bir köşesine tuttursak sanırım iyi olur:
Bağı olmayan bağımlı olur.