Edebiyat Adamlarının İlginç Yanları

Osman AYTEKİN yazdı : Edebiyat Adamlarının İlginç Yanları - Niğde Haber Gazetesi

Abone Ol

Türk ve dünya edebiyatında söz sahibi olmuş edebiyat
adamlarını nasıl tanırdınız?
Güzel cümle kurgusu, akıcı dilleri, geniş ve farklı
kelime hazneleri, birbirinden farklı ancak etkili
üslupları, kendi aralarında da olmak üzere kavgaları,
aşkları ve daha çok özellikleri. Yazar ve
şairleri en çok da eserlerinden tanırız. Kimi edebiyatçılar
yazdıklarıyla bütünleşir kimi edebiyatçılar
da yakından tanındığında hayal kırıklığına
uğratır.
Türk ve dünya edebiyatındaki bazı şair muharrirlerin
az bilinen yönleri.
Mehmet Akif
Yüzücülükte de gayri Müslimlerin Türklerden
daha iyi olduğunu görmesi üzerine, yüzücülük
öğrenir. Boğazı bir baştan bir başa yüzerek geçerek
tüm dikkatleri üzerine çeker. Yine aynı okulda
üzerine kimseyi almayan ve sırtında tutmayan
‘Doru’ isimli ata binmeyi başarır ve onu uysallaştırır.
Mehmet Akif kitap okuma sevgisi nedeniyle evini
değiştirmiş. Çok kitap okuyan Tevfik Fikret‘i sevmezdi.
Şiirlerinde karşılıklı atışırlardı.
Alkol bağımlılığı nedeniyle defalarca akıl hastanesinde
tedavi gören, İçkiye düşkün olan Neyzen
Tevfik arkadaşıydı.
Mehmet Akif, bir gün ondan söz aldı, “Artık”
dedi, “meyhaneye adım atmayacaksın, söz ver!”.
“Tamam, söz” dedi Neyzen ama Mehmet Akif yemin
etmesini istedi. Neyzen de;
“Vallaha meyhaneye adım atmayacağım” dedi.
Dedi ama Neyzen sözü verdiği günün ertesi günü
İzmir’den bir arkadaşı geldi ve onu meyhaneye
davet etti. Neyzen de Mehmet Akif’e sözü olduğu
için ne yapacağını şaşırdı.
Arkadaşına bir mekân adı vererek oraya gitmesini
söyledi. Kendisi de akşama doğru bir at kiraladı
ve o mekâna atıyla gitti. İçkisini atına getirtti ve o
akşam atından inmeden içti.
Arkadaşı, “İnsene o atın tepesinden, gel şurada
masada karşılıklı içelim” dedikçe o, “hayır olmaz,
Akif’e sözüm var, meyhaneye adım atmayacağım”
diyordu…
Hüseyin Rahmi Gülpınar
Kedileri çok seven ünlü romancımızın ölürken
son sözleri, “Kedilerimi iyi doyurunuz” oldu.
Gülpınar temizlik hususunda çok titizdi. Bu nedenle
de mikrop korkusu yüzünden eldiven giyerdi.
Sokakta eldivensiz dolaşmazdı. İnsanlarla el
sıkışmaktan ve öpüşmekten hoşlanmazdı. Kapısını
bile entarisinin eteğiyle tutarak açardı.100 tane
eldiveni vardı.
Özdemir Asaf
Şiirlerinde babasının Asaf ismini kullanır, asıl
ismi Halit Özdemir Arun’dur.
R’leri söyleyemezmiş şovmen Beyaz (Beyazıt
Öztürk) gibi. Bir gün Beşiktaş’tan taksiye biner.
Şoför, “buyğun, neğeye biğadeğ?””der. Meğer
şoför de “R”leri söyleyemezmiş. R yerine Ğ’li
söylermiş. Şair Karaköy diyemez Kağaköy dese
olmayacak, Eminönü, der. Oradan da Karaköy’e
kadar yürür.
Kızı Seda Arun’dan dinleyelim: Babam Cağaloğlu’nda
bir matbaa açar. Açılış işlemleri için gittiği
vergi dairesindeki memur adını sorar. R’leri “ğ”
olarak söyleyen babam “Halit Özdemiğ Ağun”
der. Özdemir, bilinen bir isim olduğu için memur
belgelere “Halit Özdemir Ağun” yazar.
Babam, bankonun üzerinden eğilerek bakar. Yanlış
yazıldığını görünce “Soyadımı yanlış yazdınız.
Doğğusu Ağun” der. Memur yüzüne bakar.
“Evet, Ağun” der. “Hayığ, hayığ Ağğun.” “Beyefendi
anladım. Ağun.” Babam sinirlenir. Cebinden
kalemini kâğıdını çıkarır, kocaman harflerle
ARUN yazar, R’lere basa basa yüksek sesle okur.
“AĞĞĞĞĞUN.”
Tevfik Fikret
Büyük bir şairdi fakat nesir yazamazdı. Her şeyden
şikâyet ederdi. Fikret, evinde şeklini kendi
tasarladığı dik yakalı, omuzdan düğmeli, yakası
işlemesiz gömlekler giyerdi. Bu gömleklerin ilhamını
Tolstoy’dan almıştı. Giyimle ilgili buluşu
bundan ibaret değil. Bir kadın çarşafı icat etti.
Pek küçük bir pelerin, arkadan uzun bir iğneyle
tutturuluyor. Bu iğne çıkınca çarşaf, bir an içinde
gayet şık bir kostüm tayyör oluyor. İlk defa Tevfik
Fikret’in eşi Nazime Hanım’ın giydiği bu çarşaf
modeli, o dönem İstanbul’un kibar muhitlerinde
moda oldu.
Tevfik Fikret ününü şair olmasına borçlu olmasına
karşılık oğlunun durumu nedeniyle de çok
konuşuldu. Oğlu Haluk’u yurtdışına gönderdi.
Amerikalı eşinden doğan çocuklarına Türkçe öğretmedi.
Kilise rahibiyken öldü. Şair Talat Halman
Haluk’la yazışmalarda bulunmuştur. Haluk
mektubun bir yerinde, babasının açık fikirli olduğunu
ve “kendi kararlarımı kendi başıma vermemi
istedi. Annem hiç memnun olmadı. Dedem ise
hayal kırıklığına uğradı. Babam Allah’ın birliğine
inananlardandı. Allah’a yaradan olarak inancı
vardı.''

{ "vars" : { "gtag_id": "G-815M9GDBNG", "config" : { "G-815M9GDBNG": { "groups": "default" } } } }