Niğde ilinde yaklaşık 12.000 adet işletme büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapmaktadır. Niğde ilinde 75 binin üzerinde inek bulunmaktadır. Bununla birlikte Niğde ilinde buzağı, dana, düve ve besilik erkek büyükbaş hayvanlar olmak üzere toplam 165.000 adet civarında sığır bulunmaktadır. Yaklaşık 12.000 adet hayvancılık işletmesinin büyük çoğunluğu aile işletmeciliğidir. Genelde küçük ölçekli olan bu işletmelerin büyümesi ve profesyonel işletmeler haline gelebilmesi için, gerekli yatırımların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Aile işletmelerinin karakteristik özellikleri az ama birçok ürünü üretebilen işletmeler olmalarıdır. Mesela bir aile işletmesi 5 adet inek beslerken bunun yanında 25 adet koyun besleyebiliyor, aynı zamanda patates ekebiliyor. Küçük aile işletmelerinin başarılı olacakları bir sektöre yönlendirilmeleri gerekmektedir. Bulundukları imkânlara göre küçük aile işletmeleri yönlendirilmeli ve işlerini büyütmek için projelerle desteklenmeli, hibe ve kredi kaynakları ile aile işletmelerini profesyonel işletmelere çevirmeleri için teşvik edilmeleri gerekmektedir.
Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği Niğde ili için büyük bir geçim kaynağıdır. Aile işletmeciliği olarak yapılan büyükbaş hayvan yetiştiriciliği son yirmi yılda profesyonel hayvan yetiştiriciliğine doğru hızlı bir yol kat etmiştir. Bu hızlı büyüme de Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından verilen kırsal kalkınma desteklemeleri ve hibeleri, büyükbaş hayvan sayısına, doğan buzağı sayısına ve üretilen süt miktarına göre verilen hayvancılık desteklemeleri büyük rol oynamıştır. Ayrıca Ziraat Bankası kaynaklarından verilen sıfır faiz ve yıllara yaygın taksitli hayvan alım kredileri de profesyonel hayvancılık işletmelerinin kurulmasında önemli rol üstlenmiştir. Aynı zamanda Ziraat Bankası kaynaklarından yem kredisi, işletme kredisi, alet ekipman kredisi de verilmektedir. Bütün bunların yanı sıra hayvancılık işletmelerinin süt soğutma tankı, süt sağım üniteleri, yem bitkisi ekim ve biçim makineleri gibi ihtiyaç duydukları demirbaş unsurlarının bir kısmı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hibe edilirken, bir kısmı da Ziraat Bankası tarafından düşük faizli kredi verilerek hayvancılık işletmelerinin gelişmesine katkı sağlanmaktadır.   -
Niğde, büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde, Türkiye genelinde yapılan üretimin yaklaşık % 1’ne sahiptir. Türkiye’de toplam 81 il arasında 45 ile 50’nci sıralar arasında yer almaktadır. Türkiye büyükbaş yetiştiriciliği makro düzeyde ele alındığında daha kat edecek çok yolumuz vardır. Niğde ilinde büyükbaş hayvancılığın arttırılması için gerekli olan alt yapının bir plan dâhilinde acilen harekete geçirilmesi gerekmektedir.
Niğde ili içinde bulunduğu konumu fırsata çevirebilirse, gerçekten büyükbaş hayvancılığın cazibe merkezi haline gelebilir. Peki, Niğde ilini cazibe merkezi haline getirebilecek koşullar nelerdir? Biraz da bu koşulları irdeleyelim.
Özellikle sulu tarıma elverişli tarımsal arazilere sahip olan Niğde, ihtiyaç duyulan yem bitkisi üretimini gerçekleştirirse, dışa bağımlı olmayan birçok hayvancılık tesisinin kurulacağı düşünülmektedir. Yonca, mısır korunga, fiğ gibi yem bitkisi üretiminin yanı sıra tahıl ürünlerinden oluşan arpa, çavdar ve yulaf gibi ürünlerle hayvan yemleri hazırlanabilir ve ihtiyaç duyulan suni yemlere harcanan maliyet azaltılabilir. Bunun yanı sıra gıda için kullanılan buğdayın saplarından saman üretimi yapılarak hayvan yemine destek sağlanabilir.
Büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde pazara sunulan iki temel ürün vardır. Birincisi süt ve süt ürünleri, ikincisi ise kırmız et ve kırımızı et ürünleridir.
Niğde ilinde toplam iki adet süt fabrikası bulunmaktadır. Tabi ki Niğde’de üretilen süt arzını bu iki fabrika karşılayamamaktadır. Bu iki fabrikanın yanı sıra iki adat ulusal düzeyde faaliyet gösteren süt ve süt ürünleri fabrikası mevcuttur. Ayrıca Konya ili Ereğli ilçesinde faaliyet gösteren süt ve süt ürünleri fabrikaları bulunmaktadır. Ereğli ilçesini Adana ili ve Aksaray ili takip etmektedir. Niğde’nin Anadolu’nun tam ortasında bulunan bir il olması büyük bir avantajdır. Ayrıca nüfusu ortalama bir milyon civarında olan Kayseri, Konya, Adana, Mersin gibi dört il ile sınır komşusudur. Bununla birlikte Başkent Ankara’ya yalnızca iki saat uzaklıktadır. Yine devasa kent İstanbul’a ortalama altı saat uzaklıktadır. Bütün bu şehirlere tek yol üzerinden ulaşmak mümkündür. Yani hem hammaddeye, hem de pazara yakınlık süt ve süt ürünleri üreticiliği ve kırmızı et üreticiliği için Niğde’yi cazibe merkezi haline getirmektedir. Yine Mersin ilinde bulunan serbest bölge ve uluslararası deniz ticaret limanı Niğde’de üretilen ürünleri kolaylıkla yurt dışına ihraç edecek fırsatları ortaya koymaktadır.
Niğde’de bulunan organize sanayi bölgelerine süt ve süt ürünleri konusunda yatırımcı çekmemiz durumunda, Niğde ilinin sanayileşmesine önemli derecede katkı sağlanabilecektir. Ayrıca Niğde’nin kalkınmada öncelikli iller arasında yer alması ve 6. Bölge olarak belirtilmesi Niğde iline birçok yatırımcıyı çekebilir.
Yine besi hayvan yetiştiriciliği için olmazsa olmaz bir konu, et entegre tesisleridir. Niğde ilinde Niğde Açık Ceza ve İnfaz Kurumu Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren et entegre tesisini saymazsak başka bir tesis bulunmamaktadır. Bu nedenle birçok besi hayvanı yetiştiricisi kesim hayvanlarını komşu illerde kestirmek zorunda kalmaktadır. Özel ve kapasitesi düşük et kesim işlemleri olmasına rağmen iç piyasayı karşılayacak kapasitesi yüksek bir işletme maalesef bulunmamaktadır.
Şimdi hayvancılığın sorunlarını irdeleyelim ve bu sorunlara karşı çözüm önerileri sunalım.
Hayvancılığın en büyük sorunlarının başında temel girdi maliyetlerinin giderek yükselmesidir. Büyükbaş hayvanların beslenmesi için temel maliyet olarak yem maliyeti ilk sırayı almaktadır. Yem maliyetini ilaç ve sağlık maliyeti takip etmektedir. Bu maliyetleri yine elektrik ve diğer enerji maliyetleri takip etmektedir. Bu maliyetlerin çoğu dövize endeksli maliyetler olduğu için istikrarsız bir şekilde artabilmekte ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin ekonomik kazancına zarar vermektedir. Yem ürünün içindeki hammaddelerde ithal edilen malların olması yem fiyatlarında kontrolsüz artışa neden olmaktadır. Kar marjı düşen ve zarar eden büyükbaş hayvan yetiştiricisi hayvanlarını elden çıkarmak zorunda kalmaktadır. Hayvanlarını iki şekilde elden çıkarmaktadırlar. Birincisi hayvanlarını canlı olarak satmak, diğeri ise hayvanlarını kestirmektir. Dişi hayvanların kesilmesi demek, hayvancılığa büyük bir darbe vurmak anlamına gelmektedir. İlde ve ülkede dişi hayvanların kesilmesi ile hayvanlarda üreme azalacaktır. Buna bağlı olarak büyükbaş hayvancılıktan elde edilen kırmızı et üretimi, süt ve süt ürünleri üretimi azalacaktır. Sonuç olarak kırmızı et üretiminde, süt ve süt ürünleri üretiminde arz talep dengesi bozulacaktır. Talep fazla arz ise az olduğunda, tüketim fiyatları artacaktır. Ve hatta tüketimi karşılayacak mal bulmakta zorluk yaşanacaktır. Bu durum kırmızı ette, süt ve süt ürünlerinde ithalatın önünü açacaktır. İthalatın artması demek cari açığın artması anlamına gelmektedir.
Büyükbaş hayvancılıkta yem ve yem bitkisi ürünlerinde dışa bağımlılığın azaltılması bu sorunun çözülmesine büyük katkı sağlayacaktır. İthalata ve dövize endeksli olan büyükbaş hayvan girdilerini acilen düzeltmek gerekmektedir. Ayrıca yem ve yem bitkisi ürünlerinin daha az maliyet ile ülkemizde yetiştirilmesi için projeler hazırlanması gerekmektedir. Girdi maliyetlerine göre ve tüketici arz ve talep dengesine göre kırmızı et fiyatlarına, süt ve süt ürünleri fiyatlarına istikrar getirilmesi sağlanmalıdır. Ama her şeyden önce çok sıkı denetimler yapılarak dişi hayvan kesilmesinin önüne geçilmelidir
Girdi maliyetleri düşürülerek, girdi maliyetlerine yönelik destekler vererek et ve süt hayvancılığını ayakta tutabiliriz.