Dünyanın her tarafında muallimler, cemiyet-i beşeriyenin en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.
İyi bir adam olmak yetmez. İyi bir muallim olmak da gerekir. Bir muallimi iyi yapan şey, yalnız kendine göre birtakım ahlak kuralları gütmesi değildir. Mesleki üzerinde ve mesleki üzerine olan bir ahlaktır. Bu ahlak bir görüş bir duyuş olsaydı muallim onu ya atalarından getirmiş ya da kendiliğinden edinmiş olurdu. Muallimliğin meslek ahlakı bir görüş bir duyuştan çok daha başka bir şeydir. Uzun bir çalışma, bir öğrenme, bir anlama, bir okuma işidir, öyle ki bu mezara kadar devam eder. Muallimin emeklisi olmaz rahmetlisi olur. Bu çalışma ve gayreti her muallim başarmanın yollarını bulabilir. Yeter ki onda muallimlik için içinin derinliklerin gelme zorlu şevkli bir istek olsun.
Muallim ahlakı denilince aklımıza sadece öğretme ve yetiştirme yolunda bir gayret gelmemelidir. Bunun bir tekniği ve meslek hayatında gerekli olan bir sürü ehemmiyetli noktaları vardır. Mesela iyi bir muallim yalnız en iyi tedris usulü bilen değil, milli, idari, mali, bütün vatandaşlık vazifelerini de bilen bu vazifeleri yerinde ve yolunda yapandır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin koymuş olduğu kurallara karşı gelerek yapma denilen işleri yaparak bir muallim vatandaşlık vazifesinde kendi çıkar ve selametine öncelik vererek bu devlete vatana düzgün nesiller yetiştiremez çünkü kendisi bu noktada zafiyetler yaşamaktadır. Bu sebeple muallim her şeyden önce kendini yetiştirmeli ve vazifesinin ne kadar kutsal olduğunu bilmeli içinde hissetmelidir. Ucuz metalara satılmamalıdır.
MUALLİM BİR TACİR DEĞİLDİR, BİR İŞÇİ DEĞİLDİR, BİR BAKIMA MEMUR BİLE DEĞİLDİR. MUALLİM BİR SOY YARATICISIDIR
Bundan ötürü vazifesi çok ağır, mesuliyeti çok geniştir. Bu vazife ve mesuliyet ardı arkası kesilmeyen ömrünün sonuna kadar varan bir çalışma, bir öğrenme, bir didinme ister.
Her cemiyetin, her ferdin bir ahlakı olduğu gibi muallimliğin de bir ahlakı vardır. Mesleki ahlaka büyük bir yer ve önem vermek gerekir. Kendi menfaati için milli menfaatleri ihmal eden insanlar görüyoruz -affedersiniz insan dedim- beşerler görüyoruz. Bir defa da yalan dolan hile ile birkaç bin lira vurmayı düşünüyor, bunu düşünüyor da bu yaptığı eylem bu vatana bu vatanın vatandaşlarını gelecek nesillere ne gibi zararlar verecek düşünmüyor. Hayvanlar aleminde dahi hayvanlar türünü düşünürken söz de bu insan kendi milletini vatandaşını düşünmüyor. İşte muallimin meslek ahlakı burada devreye giriyor elinin altında bulunan nesillere fazileti, milletseverliği, vatanperverliği, diğerkâmlığı, doğruluğu mücadele ruhunu, pes etmemeyi, ülkesini ve ülküsünü öğretecek kişi hiç şüphesiz muallimdir.
Muallim ‘’ben okula vaktinde gidiyorum dersimi vaktinde anlatıyorum elimden geldiği kadar çocukları okutuyorum aldığım para yaptığım işlerle ölçülürse çok bile çalışıyorum ben yine karsız çıkıyorum bundan başka bir şeye karışmam’’ derse mesleki ahlaktan uzaklaşmış muallimliği sevmemiş benimsememiş anlamamış demektir. Onda muallimlik şuuru muallimlik vicdanı yoktur. Muallim muallimliği bir geçim kaynağı olarak gören adam değildir. Öyle olursa ona muallim denmez TÜCCAR denir bilgi satan TACİR, elbette muallimde geçinecektir, elbette evine çocuklarına iyi bir gelecek hazırlayacaktır onun aldığı maaş işinin karşılığı değil, geçiminin vasıtasıdır.
MUALLİMİN VAZİFESİ, HAKİKATEN YAPANLAR İÇİN SÖYLÜYORUM, O KADAR BÜYÜKTÜR Kİ HİÇBİR ÜCRETLE ÖLÇÜLEMEZ
Hiçbir menfaatle karşılaştırılamaz. İşte muallim ahlakı böyle bir bakımdan görülmelidir. Kötü bir muallimin izi çocuklarda görünür. Tembel, ağır, işine isteksiz muallimin önünde yetişen çocuklar da tembel, ağır, isteksiz olurlar. Okuttukları çocuklar ilerde düzelme yolu bulamazlar bahtsız ve zavallı olurlar mesleğimiz yalnız yaşama ve maşiyet kazanma mesleği değildir mesleğimiz bir peygamber mesleğidir.
İşine hakkıyla yapan tüm muallimlerin ellerinden saygı ve hürmetle öpüyorum.