Namus lekesi değil alnımda gördüğünüz
Vurulmuşum vurulmuş düşmüşüm güpegündüz
Şakağımdaki kansa o benim gülüşümdür
Namert sürünmektense erkekçe ölüşümdür.”
ÜLKEMİN BAĞRINA DÜŞEN YİĞİTLER
Bu ülkede yaşayan her insanın can, mal ve ırz güvenliği şüphesiz ki devlet güvencesi altında olmalıdır ve bunların ihlalinin hesabı sorulmalıdır. Gerçekten de hem devlet hem de medya terör ile ilgili gereken hassasiyeti göstermiş, yazılı ve görsel basın gereken ilgiyi ortaya koymuştur.
Ama son zamanlarda şahit olduğumuz terör eylemleri ve şehit haberleri yüreğimdeki depreşen duyguları bir kez daha hüzün ile dile gelmesine sebep olmuştur.
“Nasıl bir feryat yüreğimdeki ahı sahibine ulaştırır bilmiyorum?
Bu kaçıncı veda, kaçıncı ölüm? Kaçıncı yarım kalan bir aşkın hikayesi.
Bu yarayı neyle saracağız? Ateşle mi dağlayacağız? Ömürlere vurulan ölümlü mühürlerin isyanı hangi kulaklarda isyanlı çığlıklarla yankılanmalı?
Kaçıncı kanlı klavye yazıları yazacağız daha?
Sürgün sevdalarımızın akşamlarında söylediğimiz memleket türkülerini andıran zihnimizdeki suallerin cevabını nerede bulabileceğiz?
Artık durmalı akan yiğitlerin temiz kanı.
Kahpelerin kalleş pusularının hesabı sorulmalı…
Ciğerimize saplanan hançerin, yüreğimize oturan kurşunun hesabı ertelenmemeli…
Bir bozgun yatağı haline getirilip vatan evlatlarının toprağa düştüğü demler, kahpelerin kalleşliklerine kurban oluyorlar.
Yeni kınalı kuzu destanları yazılmasına sebebiyet veren satılmışların hükümranlığına son verilmelidir artık.
Ömür törpüsü cellatlığına soyunan şerefsizlerin, içte ve dışta taşeronluk yapanlar yön vermemeli memleketimin geleceğine…
Kış ortasında zemherili yazılar, gözlere bakar bakmaz ıslanmaya sebep oluyor ve sağın kahpe solun hain dolu olduğu demleri yaşıyorsak, asi ruhlu asillerin artık son sözü söylemesi gerekmektedir.
O son söz! Deli dolu, yüreği, karşılıksız sevgisi ile Estergon yüceliğindeki memleket sevdalılarının sözüdür.
Bir deli sevdanın coşkun dalgalı yüce Türk milleti, sahip çıkmalı kutlu vatan ülkemizin ülkülerine…
Yere düşen yiğitlerin yürek yaraları adına….
Artık “yürü” dediğinde dağları yürüten, “dur” dediklerinde kalpleri durduran Alpaslan kükremesi sarmalı yurdun dört bir yanını.
Bir iman ateşi sarmalı milletimizin yüreğini. Bilmeli ki kahpe eller yıkamaz bizi kalleş birliktelikleri ile…
Tarih şahit ki kanla alınan bu topraklar ve nice ateşli namlular bizim hürriyet sevdamıza halel getirememiştir hiçbir devirde…
Ülkemin bağrına düşen yiğitler!
Duamız sizinle beraber olduğu gibi sevdanız için ölümü de sizinle beraber tatmaya hazır olduğumuzu bilin ve o rahatlıkla uyuyun cennet bahçesini seyrettiğiniz gül bahçesi kabrinizde…”