Niğde’nin Önemli Şahsiyetleri 1

Abone Ol

HARMAN HASAT BOSTAN TARLASINDAN BİLİMİN MERKEZİNE YÜRÜYEN YOLCUNUN HİKÂYESİ

ŞEHİT BİLİM İNSANI DOÇ.DR. ŞAHNUR YAPRAK


Şahnur Yaprak kırsal bir Anadolu şehri olan Niğde’de bir kız çocuğunun okuyarak bir bilim insanı haline gelebileceğini kanıtlamıştır. Özellikle köylerde yaşayan kız çocuklarının olağan imkânsızlıklar dâhilinde bile neleri başarabileceğini ispatlamıştır. Köylerde ve kasabalarda yaşayan birçok öğrenciye rol model olmuştur.
Kısacık hayatına birçok başarıları sığdırabilmiştir. Gencecik bedeni ölürken ismi ölümsüzleşmiştir. Vefat ettiği 1996 yılından günümüze kadar hala dünya çapında birçok bilimsel araştırmaya çalışmaları kaynak oluşturmaktadır. Değerli çalışmalarından hala faydalanılmaya devam edilmektedir. Köy okulunda imkânsızlıklar içerisinde okumanın zorluğunu bizzat yaşamıştır. 1970’li yılların Türkiye’sinde bir kız çocuğunun okumasına karşı çıkacak bütün toplumsal baskılara karşı koymuştur. Okuldan geri kalan zamanlarında aile bütçesine katkı sağlamak için ev işlerinde ve tarlada çalışmıştır. Bütün bunlardan yılmamış ve usanmamıştır. İdeallerine sımsıkı sarılarak amaçlarını gerçekleştirmek için var gücü ile çalışmaya devam etmiştir. Aydınlık Türkiye’nin geleceğinde kız çocuklarının damga vurabileceğini göstermiştir. Şahnur hoca Anadolu’nun kırsalında köy kızlarının okullardan alınıp çocuk yaşta evlendirilmelerine de başarılarıyla karşı koymuştur. Kız çocuklarının okutulmaması gerektiği ve çocuk yaşlarda evlendirilmesi gerektiği gibi yanlış bir algının ortadan kaldırılması için örnek başarılarıyla karşı koymuştur.
Niğde’nin yetiştirdiği önemli şahsiyetler arasına ismini yazdırmayı başarmıştır. Niğde birçok kahraman, devlet ve siyaset adamı ve edebiyatçı yetiştirmiştir. Bunların hepsi erkek olmuştur. Çünkü erkek egemen bir toplumda erkeklerin başarılı olabilmesi çok kolaydır. Ancak erkek egemen bir toplumda kırsalda yaşayan bir köylü kızının başarılı olabilmesi çok zor bir olaydır. Bugün Niğde’nin yetiştirdiği önemli şahsiyetler arasında bir bayan olarak sayabileceğimiz tek bayan ben Şahnur Yaprak’ı görebilmekteyim.
Şahnur Yaprak, Bayram ve Makbule Yaprak çiftinin 7 çocuğundan 5.si olarak Çamardı İlçesinin Sulucaova köyünde 1964 yılında dünyaya geldi. Babası Bayram Yaprak küçükbaş ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yanında tahıl ve bakliyat yetiştiriciliği ile iştigal oluyordu. Bayram Yaprak aydın ve ileri görüşlü bir insandı. Aydın bir şahsiyet olması çocuklarını okutmasına vesile oldu. 1970’li yılların Türkiye’sinde küçük bir ilçenin küçük bir dağ köyünde, Torosların eteğinde bir kız çocuğunu okutacak ileri görüşlülüğe sahipti. Şahnur Yaprak ailede rol model alacağı abisi ve ablası vardı. Ağabeyi Yılmaz Yaprak Erkek Sanat Yüksek Öğretmen Okulundan mezun olarak öğretmenlik mesleğini icra etmiştir. Ablası Arzu Yaprak’ta Niğde Kız Öğretmen Okulunu bitirerek öğretmen olmuştur. Bu iki kardeşte Şahnur Yaprak’a örnek teşkil etmiştir.  Dağ köyünde hem Şahnur Yaprak hem de babası Bayram Yaprak toplum baskısıyla da karşılaşmıştır. “Sen kız çocuğunu nasıl okutursun” gibi baskılara karşı koyarak maddi imkânsızlıklara rağmen ailenin altı çocuğunu baba Bayram Yaprak okutmuştur. Bunun yanı sıra akraba ve köy çevresine de örnek olmuştur. Köyde o dönemde ilkokulda sadece 3. sınıfa kadar eğitim veriliyordu. Ağabeyi Yılmaz Yaprak’ın öğrencilik döneminde köye 5 yıllık eğitimli ilkokul geldi. Şahnur Yaprak ilkokula başlamadan önce harfleri ve okumayı çözmüştü. Şahnur Yaprak’ın ilkokul öğrencilik yıllarında özellikle matematik dersine karşı yeteneği olduğu ortaya çıkıyor. Zaman zaman öğretmeni ilçeye gittiğinde sınıfa ders anlatma işini Şahnur Yaprak’a bırakıyordu. Şahnur Yaprak bir yandan örf ve geleneklere göre kız çocuğunun yapması gereken ev işlerini yaparken bir yandan da büyük bir hevesle derslerine çalışırdı. Bulduğu her türlü yazıyı okumak isterdi. Aile bireylerinden en büyük abla Ülbiye Yaprak’ın öğrenci olabileceği çağlarda köyde ilkokul olmadığından dolayı okuyamamıştır. En büyük diğer kardeşler sırasıyla; Yılmaz Yaprak Öğretmen olmuştur, Arzu Yaprak da öğretmen olmuştur, Ersin Yaprak ilkokul mezunu olarak serbest meslekle uğraştı, Sultan Yaprak İstanbul Çamlıca Kız Lisesinden birincilikle mezun olduktan sonra Ortadoğu Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümünü kazandı ve orada da hep derecelere girerek ön plana çıktı. Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kırsal kesimden gelen öğrencilerden olduğu için başarılarından dolayı Cumhurbaşkanlığı bursu verildi. Sultan Yaprak mezun olduktan sonra Kenan Evren tarafından TRT’de göreve başlatılmak istendi. Sultan Yaprak özel sektörde çalışmak istediğinden dolayı teklifi reddetti. Bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra tekstil üzerine kendi şirketini kurdu. Uzun yıllardır İstanbul Sanayi Odası yönetim kurulu üyeliğini sürdürmektedir. Ayrıca İstanbul Tekstil İhracatçılar Birliğinde yöneticilik yapmaktadır. En küçük kardeş Suna Yaprak ise Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi Bölümünü bitirerek İbni Sina Hastanesinde Fizyoterapist olarak çalışmaktadır.

(Şahnur Yaprak’ın ilkokul yıllarına ait fotoğrafı)

Şahnur Yaprak ilkokuldan mezun olduktan sonra Devlet Parasız Yatılı sınavlarına girdi ve başarılı oldu. Bunun sonucunda Yatılı Adana Kız Lisesinde hem ortaokulu hem de lise öğrenimini tamamlayarak birincilikle mezun oldu. Okul harici dönemlerde ve yaz tatilinde köye dönerek köy ve ev işlerine katkıda bulundu. Babası Bayram Yaprak tarla işlerinde çalışacak elemana ihtiyaç olduğu için Şahnur’un okumasını da istemiyordu. Şahnur tarlada çalışırken dahi kıyafetlerine kitap saklayarak tarlada gizlice okumaya çalışıyordu. Şahnur’un ağabeyi Yılmaz Yaprak şöyle anlatıyor: “Şahnur küçüklüğünde itibaren okumayı severdi. Eline geçen kitap dergi ne olursa olsun okurdu. Kitaplarını bağ, bahçe ve ekin işleme zamanlarında tarlaya getirirdi. Babamız Bayram Yaprak işlerin aksayacağı gerekçesiyle tarlaya kitap getirmesini yasaklamıştır. Buna rağmen o yine de tişörtünün arasında saklayarak tarlaya kitap götürmektedir. En sonunda Şahnur babasıyla anlaşarak çalışanlar dinlenmek üzere mola verdiklerinde çok sevdiği kitaplara dalar babanın uyarısı ile işbaşı yapardı.”
“Şahnur Devlet Parasız Yatılı Yurdunda kalırken sıra arkadaşı Şahnur’a “Ben yatılı olarak okumaya bir dönem dayanamadım. Sen 6 yıl nasıl tahammül ettin deyince, Şahnur ona dönerek Sen ne diyorsun? Beni sen köyde piknik mi yapıyor zannediyorsun? Köyde bağ, bahçe, çapa işleri tarladan tarlaya koşuyorum. Burada kütüphane 24 saat açık istediğim kadar okuyabiliyorum. Her türlü ihtiyaçlarımız karşılanıyor” diye cevap veriyor.”

Adana Yatılı Kız Lisesinden birincilikle mezun olduktan sonra hocalarının da yüksek düzeyde matematik zekâsının olduğunu tespit etmeleri ve onların yönlendirmeleriyle Ankara Üniversite Fen Fakültesi Matematik bölümüne dereceyle yerleşiyor. Ankara yükseköğrenim kız yurduna yerleşiyor ve üniversite hayatı başlıyor. 4 yıllık Matematik bölümünü başarıyla tamamlayarak buradan da dereceyle mezun oluyor.

(Şahnur Yaprak’ın Adana Kız Lisesinde okuduğu yıllara ait fotoğrafı)

Dereceyle mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi Matematik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hacı Hilmi Hacısalihoğlu’nun önerileriyle asistanlık sınavına girerek dereceyle sınavı kazanıyor. Akabinde asistan olarak üniversitedeki akademisyenlik hayatına başlıyor. Yüksek lisansını Ankara Üniversitesinde tamamladıktan sonra doktora eğitimi için girdiği NATO bursunu da kazanarak İngiltere’de doktora eğitimini tamamlıyor. Lisansüstü çalışmalarına yurtdışında devam etmek üzere İngiltere'nin Worvich Üniversitesine gidiyor. Yurt dışından birçok teklifler almasına rağmen mezun olduğu Ankara Üniversitesi Matematik bölümündeki görevine dönüyor. Doktora eğitimi esnasında Amerikan Matematikçiler Derneği üyeliğine kabul ediliyor. Henüz doçentlik unvanını almadan yapmış olduğu önemli yayınlar ve çalışmalarla Amerikan Mathematical Society ( Derneğinin) önemli bir üyesi olarak ön plana çıkan Doçent Doktor Şahnur Yaprak bilim alanında köklü bir kuruluş olan Mathematical Review' e dergisinde yapmış olduğu kritikler değerlendirmeler çığır açıcı nitelikte oluyor.
Yılmaz Yaprak kardeşi Şahnur hocadan dinlediği bir anısını aktarıyor: “Şahnur yurtdışında doktora eğitimini sürdürürken Çinli bir kız arkadaşının çok hızlı hareket ettiğini fark ediyor. Her yere koşarak gidip geldiğini görünce, Şahnur arkadaşına dönerek senin peşinden yetişemiyoruz bu hız ve telaşın nedir diye sorar? Çinli arkadaşı da ona dönerek Çin’de ben bu hızla çalışırsam bana iş vermezler diye cevap veriyor.”
Ankara Üniversitesi lisansüstü eğitimi çalışmalarına devam ederken 1988 yılında yükseköğretim kurulunun bursu ile lisansüstü çalışmalarına yurtdışında devam etmek üzere İngiltere'nin Worvich Üniversitesine gitti. Master programını aldıktan sonra Diferansiyel Geometri dalında önemli bir ekibe sahip olan Belçika’nın Leuven Katolik Üniversitesine Doktora yapmak üzere gitti. 1993 yılında Geometri dalında doktorasını tamamladı aynı yıl Ankara üniversitesi fen fakültesi matematik bölümündeki görevine döndü. 23. 10. 1995 tarihinde doçentlik unvanını aldı.

(Şahnur Yaprak’ın Ankara Üniversitesinde akademisyenlik yaptığı yıllara ait fotoğrafı)
 Yılmaz Yaprak yine kardeşi Şahnur hocadan dinlediği bir anısını aktarıyor bizlerle paylaşıyor: “Şahnur hoca doktora eğitimini tamamlayıp Ankara Üniversitesindeki görevine döndü. Diferansiyel geometri alanında yapmış olduğu çalışmaları hazırdır. Ankara Üniversitesinde doçentlik unvanı almak için komisyon kurulur. Şahnur kendi alanında bir tez hazırlamış o tezi kara tahta başında savunmaktadır ancak komisyon üyeleri tezin hatalı olduğunu böyle bir şeyin savunulamayacağını belirterek reddederler. Şahnur ısrarla tezi savunur sonunda çeşitli üniversitelerden yeni bir komisyon kurulur.  Yeni kurulan komisyon tezi doğrular ve Şahnur hoca doçent unvanını alır.
Gökova’da yapılan Uluslararası Geometri - Topoloji Konferansa görevli olduğu Üniversite adına katılmıştır.  Doç. Dr. Şahnur Yaprak henüz doçentlik unvanını almasından yedi aylık bir zaman geçmesine rağmen matematik alanında bilime ciddi katkıları oldu. Doç. Dr. Şahnur yaprak görev dönüşü 01. 06. 1996 tarihinde elim bir trafik kaza sonucu genç yaşta asistanı ile birlikte hayatını kaybetmiştir. Vefat ettiğinde henüz 32 yaşında hayatının baharındaydı. 32 yaşında doçentlik unvanı alması Şahnur hocanın ne denli zeki ve başarılı biri olduğunu göstermektedir. Bilime ve matematiğe olan sevgisinden ve yoğun çalışmalarından dolayı evlenip yuva kurmaya fırsat bulamamıştır.
Vefatından sonra hocası Hacı Hilmi Hacısalihoğlu Niğde’ye kabir ziyaretine gelmiştir. Geldiğinde Niğde Üniversitesinde vermiş olduğu konferansta hocaya ve çalışmalarına geniş yer ayırmıştır. Konuşmasında ey Niğdeliler bu şehitlik tepesinde kim yatıyor biliyor musunuz? Bize yurt dışından gelen davetlerde önce onun adı yazılır sonra bizi davet ederler diyerek Şahnur hocanın bilimsel çalışmalarına vurgu yaparak sözlerine son vermiştir.
Ayrıca TEOG sınavında Türkiye derecesi yapan Niğde Fen Lisesinde okuyan Zehra Kara ve Emine Yaprak adlı öğrenciler Şahnur hocanın özgeçmişi ve bilim hayatını araştırmışlardır. Onun zorluklara ve güçlüklere rağmen yapmış olduğu bilimsel çalışmalar gençleri motive etmiştir. Şahnur Yaprak gençlere rol model olmuştur. Bu öğrencilerden Emine Boğaziçi Üniversitesine, Zehra ise Hacettepe Üniversitesine yerleşmiştir.
Bugün Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Derbent Yerleşkesinde Şahnur Yaprak’ın ismini taşıdığı bir cami ve kütüphane inşası devam etmektedir. Aynı yerleşkede adını taşıyan bir mescit bulunmaktadır. Ayrıca Nar Mah. Sözal Sk. No 28/1 Merkez / Niğde adresinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir anaokuluna ismi verilmiştir. Şahnur Yaprak’ın kabri Niğde şehir merkezinde bulunan Derbent Mezarlığında bulunmaktadır.

                                                                       

Kaynak:

Yılmaz YAPRAK

{ "vars" : { "gtag_id": "G-815M9GDBNG", "config" : { "G-815M9GDBNG": { "groups": "default" } } } }