Niğde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kurucu Başkanı, Niğde Çağdaş Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu üyesi yıllarını eğitime adamış Niğde’nin eğitim tarihinde derin izler bırakan emekli Öğretmen Suna Özmen öğretmenlik mesleği üzerine Gazetemiz Niğde Haber’e hem mesleğini hem de anılarını anlattı. Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin dönüşümünü, ilk görev yerinden bugüne kadar öğretmenlik mesleğine olan bağlılığını, eğitime dair tespitlerini ve eğitime kattığı değerleri Niğde Haber Gazetesi’ne samimiyetle anlatan Suna Özmen ayrıca “Özgür düşünce olmadan, yaratıcı nesiller yetiştiremeyiz” şeklindeki sözleri ile eğitimin önemine de vurgu yaptı.
“EN GÜZEL ANILARIM KÖYDE GEÇTİ”
1976 yılında Niğde Eğitim Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra Çiftlik ilçesine atanarak öğretmenlik mesleğine başlayan Suna Özmen, ilk görev yıllarını şu sözlerle anlattı: "O dönemde ne mülakat ne de torpil vardı. Üç şehir tercih hakkımız olurdu, ben tek tercihim olarak Niğde’yi seçtim. Çiftlik’e atandığımda evde elektrik ve su yoktu. Dışarıdan su taşıyarak yaşamımıza devam ederdik. Lüks lambasıyla aydınlanırdık. Ancak o günlerde öğrenci velileriyle akşam sohbetlerinde Kurtuluş Savaşı, Atatürk ilkeleri gibi birçok önemli konuyu konuşurduk. O köyde sadece çocukları değil, kadınları da eğitmeye çalıştık. En güzel anılarımı orada yaşadım. Köy yaşamına alışmamış bir genç kız olarak orada büyüdüm ve çok şey öğrendim.”
Özmen, köydeki öğretmen dayanışmasından da bahsederek, “Bir arkadaşım saz çalar, türküler söylerdik. Çocukların eğitimi kadar kadınların hayatlarına dokunduğumuz anlar da unutulmazdı,” dedi.
“ATATÜRK’ÜN ÖĞRETMENLERE VERDİĞİ DEĞERİ BUGÜN GÖREMİYORUZ”
Öğretmenlik mesleğine Atatürk ilkeleri doğrultusunda başladığını vurgulayan, Cumhuriyetimizin kurucusu Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ilerlediğini ifade eden Özmen, mesleğin bugünkü itibar kaybına şöyle dikkat çekti: "Atatürk, dünyada başöğretmen unvanını alan tek liderdir. O, öğretmen maaşlarının milletvekili maaşlarını geçmemesi gerektiğini savunurken, bugün öğretmenler ekonomik sıkıntılar içinde. Tatil yapamayan, kitap alamayan bir öğretmenden nasıl verimli bir eğitim beklenir? Öğretmenler yalnızca boş övgü değil, hak ettikleri itibarı ve desteği bekliyor."
“ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ ESKİ İTİBARINI KAYBETTİ”
Özmen, öğretmenlerin içinde bulunduğu ekonomik zorluklara dikkat çekerken mesleğin itibarsızlaştırılmasından yakınarak; “Bugün öğretmenlik, birçok kişi tarafından ‘başka bir yer kazanamadığı için yapılan’ bir meslek olarak görülüyor. Oysa öğretmenlerin durumunu iyileştirmeden eğitimi düzeltmek mümkün değil. Öğretmenler boş övgüler değil, hak ettikleri saygıyı ve ekonomik desteği istiyor” dedi.
“PANDEMİ DÖNEMİ EĞİTİMDE EŞİTSİZLİĞİ ARTIRDI”
Pandemi sürecinde eğitim sisteminin dijitalleşmesinin beraberinde getirdiği eşitsizliklere dikkat çeken Özmen, bu dönemin özellikle kırsal bölgelerdeki öğrenciler için zor geçtiğini belirterek; "Birçok öğrencinin evinde internet yoktu. Bilgisayarı olmayan çocuklar, annelerinin telefonlarını kullanmak zorunda kaldı. Aynı evde dört çocuk bir telefonla derse girmeye çalışıyordu. Bu süreçte burs verdiğimiz 250 öğrenciye bilgisayar yardımı yaptık ama bu, tüm sorunları çözmedi. Pandemi, eğitimde büyük yaralar açtı” şeklinde sözlere yer verdi.
“EZBERE DAYALI SİSTEM ÇOCUKLARI KÖRELTİYOR”
Eğitim sistemini bir ‘yazboz tahtasına’ benzeten Özmen, mevcut sistemin çocukların yaratıcılığını sınırladığını belirten Suna Özmen; "Türk milletinin yaratıcı bir potansiyeli var ancak ezbere dayalı sistem, bu potansiyeli köreltiyor. Çocuklarımızın özgür düşünebilmesi ve yaratıcı olabilmesi için eğitimde köklü reformlara ihtiyaç var. Eğitimin amacı sadece sınav kazandırmak olmamalı, insan yetiştirmek olmalı.
“ÖZGÜR DÜŞÜNCE OLMADAN YARATICI NESİLLER YETİŞTİREMEYİZ”
Bugün eğitim sistemimiz, ezberci bir yaklaşımı benimsemiş durumda. Ancak bizler, çocuklarımızın sadece bilgiyi ezberlemelerini istemiyoruz; onları özgür düşünmeye, yaratıcı çözümler üretmeye teşvik etmeliyiz. Çünkü özgür düşünce olmadan, yaratıcı nesiller yetiştiremeyiz. Türk milletinin içinde büyük bir yaratıcı potansiyel var, ancak bu potansiyelin ortaya çıkabilmesi için çocukların zihinsel özgürlüğüne ve düşüncelerini ifade etme fırsatlarına ihtiyaçları var. Ne yazık ki, mevcut eğitim sistemi bu özgürlüğü kısıtlıyor. Eğer biz bu sistemi değiştirmezsek, geleceğin yaratıcı bireylerini yetiştiremeyiz.
“EĞİTİMDE UMUTLU OLMAK İSTİYORUM”
Eğitim sistemi mutlaka değişecek ve bu değişim öğretmenlerden başlayacak. Atatürk’ün mirasıyla donatılmış bir nesil yetiştirmek için hepimizin taşın altına elini koyması gerekiyor. Öğretmenlerin ve çocukların potansiyeline inanıyorum” diye konuştu.
BİR EĞİTİM NEFERİNİN ÇABASI
Suna Özmen’in bu değerli açıklamaları, eğitim sistemimizin sorunlarını ve bu sorunların çözümü için yapılması gerekenleri bir kez daha gündeme taşıdı. Suna Özmen’in bu anlamlı sözleri, eğitimde yaşanan sorunları ve çözüm yollarını bir kez daha gözler önüne serdi.
Öğretmenler Günü vesilesiyle, eğitimin temel taşı olan tüm öğretmenlerimize şükranlarımızı sunuyoruz.
(Çağlar TUNCER-ÖZEL HABER)