Çok basit bir tanımla aslının yerine vekalet edendir. Aslı olmadığı zaman onun yerine görev alandır. Aslı her işe yetişemeyince onun yerine bakandır. Şayet milletin adına vekil ise milletin yani bizim adımıza sorunlara bakandır. Daha çok bakınca bakan olandır. Daha da fazla bakarsa başbakan olandır.
Yıllar önce dedim ki vekil dediğin seni temsil edecekse edeceği yerde olmalı. Yani seni nerede temsil etmesi gerekiyorsa orada. Daha da yani maden beni temsil et diye seçtim nerede edecek Ankara’da öyleyse orada olmalı. Bunu dedim pek çok uzak yakın insan olur mu öyle şey dedi. Ben de olmalı dedim ve tartışma alevlendi. Hala aynı şeyi savunuyorum ve hala aynı tartışma devam ediyor. Son tartışmayı da dün yaşadım.
Diyorum ki vatandaşa kardeşim vekilin düğünde, ölümde, açılışta, aşure dağıtmada, dükkan açılışında, sünnette, sanayide pilav yemede ne işi var bırakalım adam devlet işlerini yürütmek için mesai harcasın, sorunların çözümünde efor sarf etsin, yatırım getirmek için ülke dolaşsın, mekanizmanın hızlı dönmesi için bürokratik işlemleri hızlandırsın, sanayi yatırımları çekmek için iş adamlarıyla görüşsün. Bunları yapması gerekirsen siz sürekli aramızda olsun derseniz nasıl gelişir bu il. Sonra sürekli hayıflanıyoruz makyaj çok dişe dokunur iş yok diye.
Tabi ki milletin çoğunda fikrim kabul görmedi.
Vatandaş ısrarla ve inatla vekillerin dükkan dükkan dolaşmasını, çay kahve içmelerini falan istiyor.
E, millet öyle istiyor ama zaten genel merkezler de öyle istiyormuş. Baksanıza iktidarı muhalefeti bırakın her şeyi birer birer de olsa insanlara ulaşın dediler.
Şimdi yazacağım alakasız gibi gelse de birazdan bağlayacağım merak etmeyiniz. Yıllarca bağırdık çağırdık şu ölümlerin ardından yemek muhabbetini kaldıralım diye bizim dememizle olmadı tabi ama aklın yolu birdi ve kalktı.
Eh madem halkın içine inecekler o zaman bari şöyle yapalım. Bu konuda her hangi bir vekil ile konuşmuşluğum yok ama gelin onların önünü açalım. Eminim ki onlar da bunaldı bu işten Nevşehir’deki mesailerinin çoğunu düğün, dernek, açılış vs ile geçiriyorlar. Onun yerine meslek komiteleriyle, sanatçılarla, tarım işçileriyle, maden mühendisleriyle, jeologlarla, mimarlarla, turizmcilerle, esnaflarla, öğretmenlerle, işletme sahipleriyle, şoförlerle, spor kulüpleriyle toplantılar yapılmalı. Zamanlarını onlara ayırarak sorunları yerinde tespit ederek daha fazla verim sağlanmalı diye düşünüyorum.
Şu “bize de gel abi” muhabbetinden sıyrılalım ve onları daha rahat çalışmaya sevk edelim,
Valla onlara da yazık.