Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Zahid Ayan, MKYK Üyesi Av Batuhan Odabaşı il teşkilatları ziyaretleri çerçevesinde Niğde’yi de ziyaret etti.
Niğde’deki ilk ziyaretlerini BBP Niğde il Başkanlığına yapan Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Zahid Ayan, MKYK Üyesi Av Batuhan Odabaşı Parti yönetimi ve partilileri ile bir araya gelerek istişarede bulundular. Niğde’nin temel sorunlarının yanı sıra ülke gündeminden de konular ele alınırken, tarım politikaları, adalet, yatırım, Filistin konusunda ise bazı destek sözleri ile eleştiriler yöneltildi.

D S C 0681

 “HİÇ KİMSE EKTİĞİ MAHSULDEN DOLAYI SUÇLANAMAZ”
İl Başkanlığında yapılan basın toplantısında ilk olarak BBP Niğde İl Başkanı Bünyamin Karataş konuştu. Karataş konuşmasında, “Niğde’miz Konya, Adana, Kayseri üçgenine sıkışmış çok temel problemleri olan her ne kadar imar anlamında bir genişleme göstermiş olsa da ciddi anlam Lokomotif sanayilerini bir bir eritmeye devam eden biri. İşte bugün bir koyu kaybediyoruz. İşte çimento fabrikamız sürekli el değiştiriyor. Bir taşla ilgili dedikodular oldu, taşınacak, taşınmayacak vesaire bir de bu Organize sanayi dışında lokomotif sanayisi durumunda olan tarım kenti olması hasebiyle kendine ait Niğde'ye ait ürünleri var. Bu tarım ürünlerinin başında patates elma lahana ve kiraz geliyor Şimdi buna birde domates eklendi. Aziz hemşerilerim hepinizin malumu bugün patates çiftçimiz her zamanki gibi yine mağduriyetleri oynamakta. Biz tabii devletimizin en üst tabakasından en üst mercilerinden aşağıya doğru verilen sözleri biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk köylüsüne, Türk çiftçisine bir karış toprak boş koymayacaksınız.


D S C 0686

PLANSIZ BİR PATATES EKİMİ VAR
Her gördüğünüz saksıdaki toprağı bile ekeceksiniz. Sözüne istinaden Bugün çiftçimizin ekmiş olduğu patates ürünüyle ve domatesiyle başının dertli olduğunu görüyoruz. Değerli hemşerilerim aziz şehrimizin basın mensupları hiç kimse ektiği mahsulden dolayı suçlanamaz. Bugün yetkili merciler diyorlar ki efendim çok fazla patates ekilmiş. Plansız bir patates ekimi var. Bu patates ekimini planlamak devletin görevidir. Evet çiftçimiz doğru patatesi çok ekmiştir. Çünkü Cumhurbaşkanımızın sözü var. Her gördüğünüz toprağı ekin sözüne istinaden çiftçimiz patates ekimini gerçekleştirmiş ve bugün patates rekoltesinin çok yüksek olması gerekçesiyle patates fiyatlarının adeta yerlerde süründüğünü, mazeret gösteriyorlar. Asla kabul etmiyoruz.

BUNLARIN PLANLAMASI ÖNCE YAPILABİLİRDİ
Bu devletin ticari ataşelikleri var. Yine bu devletin efendim Tarım Bakanlığı var. Çiftçimizin ekmiş olduğu tarım ürünlerini pek ala pazarlayabilir dışarıdan ithal ettiğimiz ürünlere karşı patatesi alma zorunluluğunu getirebileceğimiz ticari anlaşmalar yapabileceğimiz mevzuatlar var. Dolayısıyla buradaki patatesin ya da domatesin para etmemesini çiftçiyi kaderiyle terk etme dedi baş başa bırakmayı biz kabul etmiyoruz. Elbette ki bunların planlaması önce yapılabilirdi. Ama bugün geldiğimiz noktada efendim onlarca, yüzlerce, binlerce çiftçinin batmasına, zarar etmesine gönlümüz razı olmaz. Dolayısıyla Devletimiz büyüktür.

CUMHURBAŞKANIMIZ SÖZ VERMİŞTİR
Sayın Cumhurbaşkanımız efendim söz vermiştir ve inanıyoruz ki bunun gereğini yerine getirecektir. Patatesle ilgili derhal ivedi olarak hemen yeni ticari anlaşmalar yapılmak zorundadır. Sadece Irak ve Suriye'ye gönderilen patates Türkiye'deki üretimi karşılamamaktadır. Dolayısıyla biz daha çok üreteceğiz, daha çok ülkelere patates ihraç edeceğiz.

Sözer: Araç sahipleri ve yedi eminler için düzenleme geldi Sözer: Araç sahipleri ve yedi eminler için düzenleme geldi

KOLEKTİF TARIMI TEŞVİK ETMEK MECBURİYETİNDEYİZ
Yine domatesle alakalı da, patatesle alakalı da öteden beri Büyük Birlik Partisi olarak söylediğimiz bir çözüm önerimiz var. Diyoruz ki, işte bugün Bayat'ta, Kayı’da Zengen'de efendim Çukurkuyu'da domates çiftçisi rezil durumdaysa bunun sebebi oradaki çiftçiyi üreticiler birliği ortamıyla bir araya getirememek tıpkı Pankobirlik gibi efendim bir birlik ve bu oluşturulan birliğe de ait bir domates salça fabrikası kuramamaktan geçiyor. Dolayısıyla biz kolektif tarımı teşvik etmek mecburiyetindeyiz.

ÜRETİM VAR FABRİKASI YOK
Niğde patates üretiminin yapıldığı bir il. Ama bir tane patates un fabrikası yok. Nişasta fabrikası yok. Cips fabrikası yok. Efendim keza patatesle alakalı dondurulmuş ürünlerin fabrikası yok. Sanayi mamulü haline getirebileceğimiz sanayiye dönüşmüş ürünlerin Fabrikaları maalesef kurulamamış durumda. İşte bunları çözmemek yerine kolaycı bir yaklaşımla çiftçiye siz çok ektiniz demek bize göre abesle iştigaldir. Asla kabul etmiyoruz, doğru bulmuyoruz. Çiftçimizin Büyük Birlik Partisi olarak her zaman yanındayız. Bu nokta Biz patateste, elmada, domateste, kirazda, lahanada. Çiftçilerin acilen üreticiler birliğinin kurulmasını istiyoruz. Ama bu kurulan birlik tıpkı tankı birlik gibi tıpkı Fiskobirlik gibi tıpkı ÇAYKUR gibi devletle oturacak bir taba uygulamasına gidecek. Taban fiyat beklentisi olacak. Yani hiçbir çiftçi ektiği mahsulün karşılığında bugün bu sene zarar edecek miyim kaygısı taşımayacak? Oturacağız, hesaplayacağız. Bu ürünün maliyeti neyse onun üzerinde çiftçinin kar edeceği şekilde bir taban fiyat uygulaması getirilecek ve çiftçilerimiz asla bir macerayla karşı karşıya kalmayacak. İşte bu noktada Büyük Birlik Partisi olarak diyoruz ki kolektif tarım teşvik edilmeli. Devlet bununla alakalı ticari mevzuatları altyapıyı oluşturmalı, gerekli planlama desteği verilmeli ve bütün köylerimizin ve kasabalarımızın arazilerinin büyüklüklerine göre mutlaka ziraat mühendisleri ve veteriner hizmeti çiftçimizin tarlasının bulunduğu hayvancılık efendim çiftliklerinin bulunduğu alanda çiftçimizin hizmetine sunulmalıdır. Ancak bu takdirde biz çiftçimizi desteklemiş oluruz. Yoksa efendim küresel şirketlerin ya da efendim büyük tarım şirketlerinin kendilerine emirlerine verilen teşviklerle çiftçiyi desteklemiş olmuyordu. Dolayısıyla biz büyük şirketler yerine çok birliklerin var olduğu efendim Türk tarımının ancak bu yolla güçlendiği bir metodu teşvik ediyoruz. İşte bunun için Büyük Birlik Partisi olarak bu konuda tarım bakanlığıyla efendim Sayın Cumhurbaşkanımız da her konuda fikir alışverişine hazır olduğumuzu da ifade etmek istiyorum” İfadelerine yer verdi.

D S C 0680-1

AYAN: ŞAHSIM VE PARTİM ADINA BURADAN TEKRAR KATİL İSRAİL'İ LANETLİYORUM
BBP İl Başkanı Karataş’ın değerlendirmesinin ardından konuşan BBP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zahid Ayan ise, “Genel başkanımızın talimatıyla tüm il teşkilatlarımıza birtakım ziyaretler yapıyoruz genel merkez yöneticileri olarak. Tabii ki Türkiye üst üste iki seçim geçirdi. Geçen yıl bir milletvekili seçimimiz. Bu yıl da belediye seçimimiz oldu. Seçim süreçleri, siyasi partiler ve vatandaşlar için biraz dışı süreçler. Bu süreçleri arkamızda bıraktıktan sonra biz partimizin yeniden teşkilatlandırılması, teşkilatlarını yenilemesi ve önümüzdeki süreçte Türkiye siyasetinin, dinamik siyasetine daha hazır hale getirilmesi için illere ziyaretlere başladık. Bugün de inşallah Niğde'de bir takım Resmi temaslarda bulunacağız ve teşkilat mensuplarımızla toplantılar yapacağız. E tabii ki biz siyasetçileriz, dernek parti yöneticileriyiz. Gittiğimiz geldiğimiz yerde basınla bir araya geliyoruz. Ülke gündemini, dünya gündemini değerlendirme imkanı buluyoruz. Şimdi şu anda bütün dünya bildiğiniz üzere son zamanlarda tırmanarak Artan İsrail terör devletinin bölgeye ateşe doğru sürükleyen terör eylemleriyle meşgul. İsrail önce Gazze'ye yönelik bir harekat başlattı. Burada birçok insanı birçok sivili açlığa, kıtlığa mahkum ederek bir nevi soykırım yaptı. Şimdi de bu kaos ortamını, bu gerilimi Lübnan'a, Beka Vadisi'ne daha da kuzeye doğru taşıma eğiliminde, Suriye işlerine doğru taşıma eğiliminde. Netanyahu ve İsrail terör devleti adeta gözünü kan bürümüş bir şekilde bölgeyi ateşe doğru sürüklemekte. Tabii bu ateşin ucu bölgedeki bütün dengeler dönüp Dolaşık bir şekilde Türkiye ne diyor? Türkiye ne yapacak? Türkiye'nin konumuyla sorusuyla karşı karşıya getiriyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zaman mazlumdan, mağdurdan dünyanın neresinde bir mağdur ne mazlum varsa onun yanındadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin devlet geleneği de bunu gerektirir bu nedenle ben şahsım ve partim adına buradan tekrar katil İsrail'i lanetliyorum. Mağdur ve masum coğrafyalara, bütün Müslüman coğrafyalara buradan inşallah daha müreffeh barış içerisinde ve daha aydın bir gelecek temennimi tekrar ediyorum. İsrail'in bu tutumları tabii Doğu Akdeniz'deki güç mücadelesinden Bağımsız düşünülemez. Türkiye Doğu Akdeniz'inde sınırı olan en büyük devlettir. İsrail'in bu saldırgan tutumu, özellikle elektronik harp adına işte birtakım çağrı cihazlarına yaptığı elektronik saldırı dünyadaki savaş konseptinin hızla değiştiğini Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de yatırımlarını bu yönde yönetmesi gerektiğini özel siber güvenliğin ve elektronik harbi daha çok yatırım yapılmasını, özellikle yazılıma ve yeni yazılımcılar yetiştirilmesi hususunda artık bir milli güvenlik meselesi olduğunu ve daha çok yatırım yapılması gerektiği gözüküyor. “Dedi

“TAHLİYESİZ MÜEBBET HAPİS CEZASININ TARTIŞILMASINI DEĞERLENDİRİYORUZ”
Ayan konuşmasının devamında, “Ülke içinde de halkımızın, vatandaşımızın ciddi can ve mal güvenliği endişesi var. Son zamanlarda artan şiddet eylemleri, özellikle de çocuklara yönelik işlenen suçlarda bir tırmanış var. Ciddi bir artış var. Tabii ki meslek itibariyle avukat olmaması adliyede de çok vakit geçiriyorum. Özellikle çocuklara yönelik suçlarda ciddi artış var. Engellilere, kadınlara toplumda genelde güç dengesinde bir adım geride olan zayıf halkalara yönelik çok ciddi tırmanan bir şiddet var. Yine sporda ve toplumsal olaylarda da ciddi bir şiddetin tırmandığını gözlemliyoruz Tabii ki şiddetin tırmanmasının sebeplerinden biri de yine uyuşturucu gibi madde bağımlılığının kötü alışkanlıklarında çok kolay bir şekilde hızla artması. Bir suç makinesi diyebileceğimiz yani sabıkası Ceza Kanunu külliyatı gibi bir adam gencecik yaşta bir polis memurumuzu şehit etti. Daha Narin bebeğin, Narin Gürhan'ın işte on dokuz gün sonra ölü olarak bulunan kızımızın şokunu toplum manevi etkisini atlatamamışken bir de genç bir kardeşimiz şehit edildi. Artık bunlar Türkiye'de böyle çok normalleşmeye başladı. Gündemi çok iştigal etmeye başladı. Bu da bizim aklımıza artık şunu getiriyor. Demek ki Türkiye'deki ceza kanunu ceza ve infaz mevcut mevzular bu tip şiddet olaylarına karşı yeterli tedbiri alacak düzeyde değil. Yeterli caydırıcılığı yok. O yüzden artık ben buradan sizin aracılığınızla da bu tartışmayı da tekrar zaten Türk Gündeminde ama gündeme getirmek istiyorum. Türkiye'nin artık çok hızlı bir şekilde yargı reformunu, adımları zaten atılıyor ama devamını getirip Ceza Kanunu'nu, infaz kanunu değiştirmeyle tartışmaya başlaması lazım. Tabii ki burada en çok tartışılan husus yeni ceza kanunu ve infaz kanununda idam cezasının yer alıp al Bunu tartışıyor. Biz parti olarak bizzat tetiği çeken, bombayı patlatan o yedi yaşında, sekiz yaşında çocuğun tecavüz edip kör kuyuya atan, doğrudan bizzat bu suçu işleyen kişilerin ıslah edilme olanağını görmediğimiz için topluma geri dönmesini de hepimiz idam edilmesini savunan bir siyasi hareketiz. Buradan bu çağrıyla yenilemek istiyorum. Öbür taraftan sadece idam hususu değil, diğer cezalar da yani diğer süreli hapis cezaları müebbet hapis cezaları da bizim ülkemizde biliyorsunuz bir süre sonra tahliyeyle sonuçlanıyor. Zaman zaman af çıkıyor. Zaman zaman infaz düzenlemeleri oluyor. Ya da müebbet hapis cezası bile alsa Belirli bir süreyi cezaevinde geçirdiğinde tahliye oluyor. Bu insanlar yüzde seksen beş doksanına yeniden suç işlediği açıkça istatistiklere de yansıyor resmi rakamlara. Biz burada tahliyesiz müebbet hapis cezasının tartışılmasını değerlendiriyoruz. Özellikle kadınlara, çocuklara, engellilere, toplumun zayıf hastalarına yönelik şiddet eylemlerinin cezalarının arttırılmasını önleyici bir tedbir olarak alınması gerektiğini değerlendiriyoruz.” Diye konuştu.

GENEL BAŞKAN YARDIMCISI AYAN EKONOMİ’Yİ DEĞERLENDİRDİ

BBP Genel Başkan Yardımcısı Avukat Zahid Ayan , “Ülke ve dünya gündemi denilince şu an Türkiye'deki en önemli gündem Ekonomi. Yaklaşık birkaç yıldır, iki üç yıldır vatandaşın doğrudan cebine değinen, canını yakan ekonomik problemler var. Siyasetin en önemli gündem maddelerinden biri de tabii ki ekonomi. Bu artık inkar edilemez. Türkiye'de çok ciddi bir ekonomik problem var. Özellikle son iki yıldır Pandemiden bu yana akabinde yaşadığımız bir deprem faciasıyla da bunun etkisi oldu. Ciddi bir enflasyon sorunu var. Tabii ki bu ekonomik problem ve pahalılıklar şehirde tüketiciler için bir takım ürünlerin çok pahalı olduğu tenkidiyle karşılanırken Anadolu'ya çıktığımızda Üreticilerin de tam tersi ürünlerinin para etmediği şeklinde birtakım şikayetleri var. Şimdi bakıyoruz burası Niğde. İşte Türkiye'nin patates ihtiyacının dörtte birinden fazlasını tek başına karşılayan bir şehrimiz. Şimdi muhtemelen burada da aynı kırsala çıksak patates üreticilerimiz ürün para etmediğinden şikâyet ediyorlar. Çünkü burada patates fiyatları bir birimse şehre gittiğimizde bunun dört katı beş katı. Yani tarladaki ürün fiyatıyla, marketteki ürün fiyatı arasında bir uçurum var. Biz bunu yıllardır tartışıyoruz ülke olarak. Bu sadece Niğde'nin veya sadece patates üreticilerinin değil her alanda Tüm buğdayından pancarına her alanda şeyin problemi. Türk çiftçisinin problemi. Biz Türkiye olarak defalarca bunu sınamamıza rağmen, pandemide çok ağır bir gıda enflasyonu yaşamamıza rağmen bir hal yasasını gündeme alamadık. Tarladan sofraya giden tedarik zincirinin düzenlenmesini, burada oluşan ekonomik döngüde aslan payını üreticinin almasını sağlayacak düzenlemeleri yapamadık. Ama artık bu çekilemez hale gelmeye başladı çiftçilerimiz tarafından. Hem çiftçilerimiz hem tüketicilerimiz tarafından. Bu sürdürülemez. Bu şekilde devam etti takdirde benim endişem vatandaşlar artık etmemeye, üretmemeye başlayacak. Biz şehirden köye dönüşü destekleyelim derken tekrar köyden şehirlere doğru bir göç dalgasının oluşmasından endişe ediyoruz. Bu anlamda da şu anda Tarım Bakanlığımızın ivedi müdahalelerine ihtiyaç var. Galiba geçen haftaydı. Bir şeyi yayınladı patates tüketiminde farkındalık oluşturma adına Tarım Bakanlığı bir bütün kamu kurumlarında bir genelge yayınladı. İşte patates tüketimini arttırın. İşte yemekhanesi olan kurumlarda daha çok ayni yardımlarda patatesi arttırır. Ama tabii bunlar bu sorunu çözecek kökten bitirecek çözümler değil. Bunlar patates üreticiyle dalga geçmek gibi bir şey. Bir fazla patates pişirin diyerek bunu çözemezler. En nihayetinde çünkü bu kurumlarda patatesi maalesef doğrudan, çiftçiden değil büyük şirketlerden ve tüccarlardan temin ediyor. Dolayısıyla burada yapılması gereken patates üreticilerinin kaderine terk edilmeden Tıpkı buğdayda olduğu gibi. Diğer ürünlerde olduğu gibi bir taban fiyatı belirlenip gerekirse toprak mahsulleri ofisinin o fiyattan ürünü almasının sağlanması tüccarın ve serbest piyasanın o acı çarkına üreticilerin terk edilmemesi gerekiyor. Çünkü bir yerden sonra sermaye faktörü, emek faktörünün önüne geçtiğinde artık üretimin çok ciddi oranda düşme riskiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu da bizim geleceğimize, bizden sonraki nesillere ciddi bir külfet bırakacağımız anlamına geliyor. “Dedi.

“MUHSİN BAŞKAN HEP DERDİ Kİ BEN ANADOLU'DAN BİR HAREKETİM”
Zahid Ayan son olarak , “Tabii ki Niğde Şehir Ömer Halisdemir'in de memleketi. Türkiye'nin her yerinde her dönem bedel ödemiş insanlar var, aileler var. Neredeyse şehit vermemiş, geniş aile yoktur. Bu ülke buralara kolaylıkla gelmedi. Bizden önceki nesiller çok büyük bedeller ödedi. Şehitler verildi. Fedakarlıklar yapıldı. Bizim de bizden sonraki nesillere asgari yaşanabilir bir ülke bırakma gibi bir borcumuz var. Bunun da birinci yolu başkanımın az önce dediği gibi üretimin desteklenmesi, ihracatın önündeki engellerin kaldırılması, üreterek salınan bir toplum haline getirilmemizdir. Biz bu mantıkla zaten otuz yıldır siyaset yapıyoruz. Bizim kurucu liderimiz Muhsin Başkan meşhur bir şeyi vardı bize ilham veren ben toprağı saksıda görmedim. Çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Ben de babam benim çiftçilik ve hayvancılıkla iştigal etti yıllarca. Çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Muhsin Başkan hep derdi ki ben Anadolu'dan bir hareketim.
Bu topraklardan çıkan İsrail'in genetiğini değiştirdiği domates tohumu değilim ben Anadolu çocuğuyum, hormonsuz natürel. Anadolu'dan çıkan bir hareketin iktidar olması için Anadolu insanının sorunlarını en iyi, Anadolu'dan çıkan bir hareketin bileceği ve buna ilişkin çözüm önerileri getireceğini savundu. Biz de aynı düsturla, aynı zihniyetle genel başkanımızın talimatıyla yola revan olduk. Büyük Birlik Partisi olarak inşallah 2025 yılbaşından sonra kongre yılı ilan edip tüm ilçelerde ve il teşkilatlarımızın yeniden yapılandırarak rahmetli başkanımızın bize bıraktığı emaneti daha emin adımlarla ileriye doğru taşıma arzusundayız. Türkiye Cumhuriyeti evet Büyük Birlik Partisi bir Cumhur İttifakı'nın bir paydaşıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve bölgemizde yaşanan olağanüstü gelişmeler. Beka meselesi haline gelebilen Kangren olmuş bazı sorunlar nedeniyle Büyük Birlik Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ak Parti ile birlikte bir cumhur ittifakı oluşturmuş. Sayın cumhurbaşkanını desteklemiştir. Yalnız bizim düsturumuz rahmetli liderimizden öğrendiğimiz şudur; Doğruyu yapan kim olursa olsun, müttefikimiz de olsa karşımızdaki muhalefet de olsa biz doğruya doğru diyen bir hareketiz.
Yanlış bir hata da kimden gelirse gelsin dost acı söyler mimarında tenkit eden çözüm önerileri getiren, gerektiğinde eleştirmekten de çekinmeyen bir hareketiz. Biz buradan artık Anadolu’dan Bir hareketin iktidara taşınması için önümüzdeki yıllarda alperen felsefenin, Anadolu felsefesinin içerisinden çıkmış yiğitlerin ülke yönetiminde söz sahibi olması, ülke yönetimine talip olduğunu tekrar hatırlatmak, teşkilatlarımızı yenilemek için Anadolu'da sizlerle bir araya geldik.” İfadelerine yer verdi.
İl Parti binasındaki istişare ve basın toplantısı sonrası BBP heyeti Niğde Valiliği’ni, Niğde Belediyesini ve Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nü ziyaret etti.
(Dahi GEDİK)

Editör: Niğde Haber