Felaket tellallığı yaptığımı düşünmeyin. Gerçekten bunlar iyi günlerimiz. Geleceğe dair öngörüleri hissetmek için müneccim olmaya da hiç gerek yok, görünen köy misalidir durum.
  Gerek ekonomik, sosyolojik, psikolojik olarak; gerekse dönemin ortaya koyduğu gerçeklere baktığımızda her şeyin gün geçtikçe daha kötüye gittiği malumunuzdur.
   Öncelikle dünya felakete doğru yavaş yavaş falan değil koşarak gidiyor. İklim sonuçları, ekolojik denge, meteorolojik sonuçlar zaten “geliyorum” diyen tehlikeyi işaret ediyor anlayana. Bu durum diğer sorunların da başında gelmektedir aslında. Çünkü insan eliyle ortaya çıkan sorunların bir şekilde çaresi bulunur da doğal olaylardan kaynaklanan sorunların çaresini bulmak olanaksız. Bir fırtına, bir deprem gelir yıllarca onaramayacağınız yaralar açar gider.
    Asıl dikkat edilmesi gereken insan eliyle oluşan felaketler. Bunların hemen hemen tamamına yakını bilerek ve isteyerek çıkarılmaktadır. Dünya, gözü doymak bilmez birkaç grubun elinde oyuncak olmaktadır ve buna da devletler de çanak tutmaktadır.  O devletler ki Bir grubun elit yaşayabilmesi için dünyanın geri kalanını istediği gibi elinde oynatmasına seyirci olmakta hatta destek vermektedir. Sudan sebeplerle yaptırılan savaşlar, bilerek ve isteyerek çıkarılan ekonomik krizler.
   Dünyanın batısı, doğusuna karşı oldum olası düşmandır. Bu düşmanlık zaman zaman bariz, zaman zaman da gizli olarak tezahür eder ki her iki koşulda da zarar gören doğuda yaşayanlar olmuştur. Esasen asıl sorun doğudakilerin belki de zamana ayak uyduramaması, gelişmelerin gerisinde kalması, teknolojik ve bilimsel çağa entegre olmamasından kaynaklanmaktadır.
   Bir yandan dünya doğal yollardan sona doğru giderken diğer yandan bu sona insanoğlu da katkıda bulunarak süreci hızlandırmaktadır. Bu nedenle dünyanın sonu belki doğal yoldan değil, insan eliyle son bulacak ve bu da inanın hiç uzak değil. Dünyanın sonu derken allak bullak olacak anlamına gelmesin senin yok olman demek senin için zaten dünyanın sonu ise senin benim gibi 2-3 milyar insanın bir şekilde yok edilmesi birileri için yaşayacak alan açılması dünyanın doğal yok olmasından önceki sonudur.
   Dünya böyle iken ülkemizde değişen ve vahşileşen insan profili de bizi daha kötü zamanların beklediğinin bir göstergesidir bence. Öyle fazla detaya da gerek yok ağızsız dilsiz hayvanlara yapılan muamelelere bakın, kendisine emanet edilen iki yaşındaki bebeği balkondan atan kadına bakın, sebebi her ne olursa olsun yaşamının baharına olan bir kızı öldürüp çuvala koyanlara bakın, küçücük bir kıvılcımda ateş olup parlayan insanlara bakın, cinayetlere, intiharlara, adaletsizliklere, çaresizlikten isyan edenlere bakın, bu günlerin bizim iyi günlerimiz olduğunu zaten anlayacaksınız.
  Biz bir zamanlar ne güzeldik yahu. Geçmişte de sorunlarımız vardı ama herkes vicdan sahibiydi.
(Oğuz ÖZDEM)