"Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı çağa göre yetiştirin." Hz. Ali bu sözü de tıpkı "Ne olursan ol, gel." sözü gibi şahsî tercihlerini ölçü kabul ederek, kendine yontarak yorumlayanlar oluyor. Sanki Mevlana Hz. "Hangi dinden olursan ol, istersen Budist bile ol; olduğun halinle, öylece gel." demiş gibi, "Bu kapı herkese açık" diyerek, daha üzerinde ahkâm-ı İslam' dan bir parçacık bile bulunmazken, tasavvuftan dem vuranların yorumuyla, Mevlana Hz.' nin kastettiği çok başka şeyler. 

"Tövbe et, dön; geçmişin ne olursa olsun, tövbenle beraber bu kapı sana açık." diyor. Herkese açık demiyor. 

"Müslüman mısın? Farketmez. Ateist misin? Boşver. Hindu musun? Ooo! Tam bizlik! Haydi hep beraber Yoga kampına gidelim! İnancıma uygun mu diye tereddüt etme. Ne demiş Mevlana: Ne olursan ol, gel!" 

Bu mudur? Tabi ki değil. Bu, oltaya yem atmaktır. Artık kaç balık avlarsa...

Bir de "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışın." sözü var. Onu da genelde yarısına kadar okuyup bırakırlar.  Ola ki birisi diğer yarısını uygulamak istesin; kendisine vizyon belirlemeye çalışsın ve "...dünya için..." kısmından ufak tefek feragatte bulunsun; anında yapıştırıverirler: " Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmalısın!" 

Ahiret yolunda çiğneyip gittiklerime ses çıkarmamıştınız ama?! Herkes işine geldiği gibi...

Hz Ali' nin başta yazdığım sözü de maalesef niyete göre değiştirilip kullanılanlardan.  

Dr. Salih Selman' a bu sözle ilgili sordum. O kadar hızlı değişim yaşıyoruz ki önceleri bizden ancak 20-30 yaş büyük birisiyle aramızda farklar oluştuğunu görüyorduk. Şimdi ise 10 sene, belki de 5 senede bir daha büyük tefrikayla karşılaşıyoruz. Biliyoruz ki ölçü şeriat olmalı. Kitabî olarak neyin haram, neyin helal olduğu malum olsa da eskiden şeriata uygun olmayan bir yanlış gördüklerinde ailelerin verdiği tepkiyle, takındığı tutumla, bugünkü tepki ve tutumlar çok farklı. Bugün biraz daha esnek bir yaklaşım söz konusu.

"Çocuklarımızı reformist bir anlayışın kurbanı etmeden Hz. Ali'nin bu sözüne de uygun olarak çağın yeniliklerinden istifade edebilmenin ölçüsünü nasıl ayarlayabiliriz?" Diye bir soru yönelttim kendisine. 

Evet, bugün teknoloji gelişmiş, meslekler değişik, talepler farklı, idealler yüksek; giyim, kuşam, iletişim, lisan... Her şey garip ama ahlak, bin yıl önce neyse, bugün de o. Dürüstlük aynı, tevazu, cömertlik, sabır ve cümle güzel huylar, çağa göre şekil almıyor. Biz sanırım "Herkes yapıyor, biz de yapsak ne olur?" düşüncesi ile "Elalem denen terör örgütünün" arasında volta atmaktan vizyonumuzu şaşırdık. Dr. Salih Selman da denenmiş, sonuç alınmış bir takım formülleriyle bize ışık tuttu:

Gayemize uygun kitaplar alıp okumak, akşamları bu kitaplarla ilgili ailece hasbihal etmek, namazı sevdirmek, bir spor dalı ile ilgilenmesine imkan tanımak, her şeyden önce sevmek, çocuğun kalbini asla kırmamak, Kur'an'ın hâdimi ve hafızı olması için gayret etmek gibi işlerin çocuğun ahlakını doğru çerçevede tutmaya yardımcı ekipmanlar olduğundan bahsetti. 

Öyle inanıyorum ki çağ hangi modele girerse girsin, sağlam bir itikad aşılama, amel gayreti edindirme ve onlarla iyi geçinip iyi işlerle meşgul etmekle, yenilikçi din anlayışına sahip İslam düşmanlarının yollarında harcanan değil; çağın sağladığı imkanlardan helal dairesinde istifade edip başarıyı Rahman'ın has kulu sıfatyla elde etmiş olan kullardan olabilirler. Gayreti bu yönde olan tüm anne, baba ve adaylarına nasib olsun.