Niğde’nin tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra doğasıyla da insanı kendine hayran bırakıyor. İç Anadolu’nun bereketli topraklarına serpiştirilmiş vadileri, yaylaları, gölleri ve dağları ile Niğde, keşfedilmeyi bekleyen saklı bir cennet. Her mevsimde farklı güzellikler sunan Niğde, huzuru arayanlara ve doğaseverlere kucak açan bir diyar. Gelin, Niğde'nin eşsiz doğal ve tarihi miraslarından bir kısmını birlikte keşfedelim.
NİĞDE SİZİ BEKLİYOR...NİYEMİ GELECEKSİNİZ ….
Toros (Endemik) Kurbağası: Nesli Tükenen Bir Canlıyı  Görmek İstersen!
Toros kurbağası (Rana holtzi), Dünya'da yalnızca Türkiye'nin Niğde ili Ulukışla ilçesi sınırları içerisindeki Toros Dağları'nda 2560 metre yükseklikteki Eğrigöl, Karagöl ve Çiniligöl'de yaşamaktadır. Ama içim acıyarak söylüyorum ki nesli tükenmekte…
Hayvan türü çeşitliliği ile de büyük bir zenginlik taşıyan Toros Dağları, yaban keçisi, karaca, alageyik, geyik, vaşak, yaban domuzu, tilki, kurt, çakal, tavşan, sansar gibi canlıların yanı sıra, kartal, doğan, sığırcık, keklik, üveyik, çulluk gibi kuş türlerinin yuvası.
Demirkazık Dağı ve Aladağlar Milli Parkı: Macera Arıyorsan’
Dağ ve doğa Niğde denince akla ilk gelen yerlerden biri şüphesiz Aladağlar Milli Parkı’dır. 3.756 metreye ulaşan zirvesiyle Demirkazık Dağı, doğa sporları tutkunlarının vazgeçilmez rotasıdır. Yazın trekking, kaya tırmanışı ve kamp için elverişli olan bu bölge, kışın ise dağcılık aktiviteleri için büyük ilgi görür. Dağın eteklerinde kurulacak olan tatil köyleri ve yeni projelerle birlikte bölgenin turizm potansiyelinin daha da artması bekleniyor.
Bolkar Dağları ve Karagöl: Endemik Bitki Arıyorsan’
Bolkar Dağları, zengin bitki örtüsü ve özgün atmosferi ile, Niğde’nin bir başka doğal hazinesi. Burada, Karagöl ve Çiniligöl bulunur. Karagöl’ün kristal berraklığındaki suları, çevresindeki dağların ihtişamıyla birleşerek ziyaretçilere görsel bir şölen sunar. Bolkar Dağları, doğa yürüyüşleri ve fotoğrafçılık için ideal bir ortam sağlarken, her adımda Anadolu'nun yaban hayatıyla buluşmak mümkündür.
Gümüşler Manastırı ve Vadileri: Meryem Ana’nın Dünyada Başka Hiçbir Yerde Olmayan Gülen Yüzünü Görmek İstiyorsan
Niğde’nin saklı güzelliklerinden biri de Gümüşler Manastırı ve çevresindeki vadilerdir. Kayaların içine oyulmuş manastır, yalnızca tarihî bir eser değil; aynı zamanda doğanın sanatla buluştuğu bir noktadır. Buradan başlayan doğa yürüyüşleri, sizi Anadolu’nun geçmişine tanıklık etmiş ağaçlarla bezeli vadilere götürür. Bahar aylarında bu vadilerde açan çiçekler, kuş cıvıltıları eşliğinde huzur dolu yürüyüşler yapmanıza olanak sağlar.
Çiftehan Kaplıcaları: Doğanın Şifalı Suları İle Bedenine Sağlık Arıyorsan
Doğanın mucizesi olan termal suların adresi Çiftehan, yorgun bedenlere sağlık sunar. Kaplıcalar, sadece suyun şifasından faydalanmak isteyenlere değil, doğayla baş başa kalmak isteyenlere de hitap eder. Çiftehan’da termal otellerin yanı sıra doğayla iç içe piknik alanları da bulunmaktadır. Burada hem dinlenmek hem de şifalı suların tadını çıkarmak mümkündür.
Tyana Antik Kenti: Geçmişten Bir İz Arıyorsan
Niğde’nin Kemerhisar beldesindeki Tyana Antik Kenti, hem tarihi hem de doğayı bir arada sunan eşsiz bir yerdir. Su kemerleriyle ünlü bu antik kent, çevresindeki doğal alanlarla birlikte benzersiz bir atmosfer yaratır. Burada doğayla tarihin iç içe geçtiği yürüyüş rotaları keşfedilmeyi bekler.
Yeşilburç (Teney) Köyü: Kırmızı Elma Hikayesini Öğrenmek İstersen!
Eski bir Rum köyü olan Yeşilburç (Teney) köyünde mübadeleden önce ana dili Türkçe olan 320 Rum aile yaşıyormuş. Teney, Niğde civarındaki Rum köylerinin en zengin olanıymış. Teneyliler gurbette çalışıp kazandıkları paralarla köylerine büyük konaklar inşa etmişler. Mübadele zamanı Korfu adasına yerleştirilen Teney Rumları sık sık köylerini ziyarete geliyormuş. Köyün meydanına konulan Türkçe-Yunanca ve İngilizce bir tabelada Yeşilburç’un ve mübadelenin öyküsü anlatılıyor.
Yeşilburç’a giden Rumların yerine Selanik’e 175 km uzaklıktaki Grebene kazası Krifçe (Kivotos) köyünde yaşayanlar yerleştirilmiş. Krifçe, mübadeleden önce 600 hanelik bir köymüş.
Krifçeliler gittiğiniz yerde size her şey verilecek denince yanlarına doğru dürüst bir eşya bile almadan yola çıkmışlar. 1924 yılında Selanik limanından Gülcemal vapuruna bindirilmişler. 300 hane Krifçeli ilk olarak İzmir’e varmış, oradan Isparta’ya gitmişler. Ancak kendilerine gösterilen yerleri beğenmemiş, kırmızı elma nerede yetişiyorsa biz orada yaşamak istiyoruz demişler.  1924 kışını Isparta’da geçirdikten sonra 1925 yaz aylarında Niğde’nin Uluağaç ve Taşlıca köylerine gönderilmişler, ancak burayı da beğenmemişler. Yetkililer, size de yer beğendiremiyoruz diye kızmışlar, ileride Teney köyü var gidin bakın, hem orada KIRMIZI ELMA da var demişler. Mübadiller, o zamanlar bomboş olan kırmızı elmalarla dolu bu köyü beğenmişler Uluağaç köyüne yerleşenlerin büyük çoğunluğu Yeşilburç köyüne, bir bölümü Bursa Başköy’e yerleşmiş. Bir bölümü de Uluağaç köyünde kalmış.
Daha bunlar başlangıç bile değil, ben sizlerden müsaade isteyeyim.
Sizlerde Niğdeyi gezmeye devam edin…
Niğde Sizi Bekliyor..
(ÇAĞLAR TUNCER KÖŞE)