Çok değil, 100 yıl öncesinde enerji üretip bu enerjiyi bir cam fanus içinde kontrolümüze sundular.

İstediğimiz zaman açıp kapatabileceğimiz bir aydınlatma sisteminden bahsediyorum.

Şimdi gelinen nokta ise şu: Yapay Güneş adını verdikleri bir proje ile bu kez güneşin 10 katı kadar sıcaklıkta ısı kaynağı sağlamanın çalışmaları yapılıyor. 35 ülke bu projeye destek vermiş, bir şekilde bu işte adının geçmesini, netice alabilmek için ciddi uğraşlar isteyen bu sistemden faydalanabilmeyi hedefliyor. 65 milyar dolarlık bir yatırım ve Çin, Güney Kore, ABD, Rusya başta olmak üzere Japonya, Hindistan ve AB ülkeleri gibi ülkeler neden bu projenin içindeler bilmek ister misiniz?

Çünkü "Enerjiyi kontrol eden, dünyayı kontrol eder."

Bu kontrol ''nereden'' nereye taşınmak isteniyor, yeri gelmişken onu da söyleyeyim.

Biz 90' lı yıllarda leblebi tozu üflerken, birileri ''Evren Ötesi'' dedikleri bir dünya hayal edip bunu kitaplara konu etmişler. Hatırlıyor musunuz, internet ismini yeni duymaya başladığımızda neye benzediğini merak ederdik? Kısa zamanda kendimizi kopan ağları onarmak için 'Sorun Gider' butonunu tıklarken bulmadık mı? Şimdi oluşturulmaya çalışılan dünya ise arttırılmış gerçeklik dedikleri dijital bir platform.

İzlediğimiz videoların "içinde imişiz" gibi düşünün; bunun daha da fazlası tasarlanıyor şimdi. Ne kadar hızla kontrolden çıkabilcek birşey olduğunu bu örnekteki yayılma hızından anlayabilirsiniz.

Farkında olsak da olmasak da bu yayılmaya en çok katkı sağlayan ülkelerden biriyiz. Roblox isminde bir oyunda, geçtiğimiz yıl 25 milyon sanal öğe oluştrulmuş ve bizim 'azcık oynasın ne çıkar' diyerek oynamasına göz yumduğumuz miniklerimiz çoktan buralarda vakit geçire geçire, kendilerine bu sanal ortamlarda böyle sanal öğeler satın ala ala bu gelişime destek olmuşlar bile. O kadar gelişmiş ki miniklerin oyuncağından, büyüklerin yatırımına evrilmiş adeta; dünyada satılan sanal arsaların %95'i Türkiye' den.

Ve yine Türkiye'de her 4-5 kişiden birinin kripto paralara yatırım yapmış olduğu gerçeği de metaverse dünyasına ne kadar kontrolsüz girdğimizin kanıtı. 

Kontrolsüz diyorum çünkü enerjiyi üreten, yani kontrolü sağlayabilecek olan kişiler başka; bu yeni düzene 'oyun', 'finans' gibi maske giydirilmiş kapılardan sokularak, adeta ''bedava işçi'' gibi çalıştırılan kişiler başka!

Oyun ile nelerin 'deneyim'lendiğini de örneklendirelim. (Bir raporunda kendi adından Roblox değil de 'deneyim' olarak bahsettiği için ben de bu ifadeyi kullanmayı uygun gördüm. Neyi deneyimledikleri ise gayet açık!) Ünlü markalardan biri bu oyun platformunda bahçe açıp bir çanta satmış. Gerçeğinden çok daha yüksek fiyata satışı yapılan bu çanta, oradan başka hiçbir yerde kulanılamıyor. 

Gizledikleri birşey yok, apaçık söylüyorlar zaten "Yeni Dünya Düzeni bu şekilde" diye. Gezisi, alışverişi, konseri, ziyareti, eğitimi,  herşeyi buraya taşıycaklar. Arsalar satın alınmaya başlanmış. Hac ibadetinin metaverse ile kabul olup olmayacağı soruları fetvalara soruluyor bile.

Yanlış okumadınız, Hac ibadetini AVATAR ismini verdikleri silüetlerle yapıp bunun kabul olabilceğine ihtimal vererek Din İşlerine soru yöneltiliyor. Ne kadar ilginç değil mi? 

Avatar... Bu konu belki bambaşka bir yazıda ele alınsa isabetli olurdu fakat az da olsa değinmek durumundayım:

Sanksritçe bir kelime olan 'ava'; aşağı ve 'tar'; iniş sözcüklerinin birleşiminden meydana gelmiştir. Hint mitolojisine göre ise Avatar, Tanrıların yeryüzüne indiklerinde büründükleri şekillerdir.

Peki Metaverse' ün tanımı neydi? 

Bir ''Avatarla'' temsil edilen kullanıcıların alış veriş yapabileceği, sosyalleşebileceği, boş zaman etkinliklerine katılabileceği ve öğrenebileceği sanal bir dünya...

Taşlar biraz yerine oturmaya başladıysa konunun asıl can acıtan kısmına gelmişizdir.

Eski adı Facebook, yeni adı 'Meta' (!) olan sosyal ağın kurucusu, ismi lazım değil, ne demiş bakın: ''İnsanların bir araya gelmesi için artık fiziksel olarak buluşmaları gerekmiyor.''

Hedeflerden biri de buydu zaten. Bunu sağlayabilmek için denemedikleri kaldı mı ki! 2019' da kopardılar bağları. Şimdi de ''zaten gerek yok'' kavramını normalleştiriyorlar.

Kopan şeyler fiziksel bağ ile de sınırlı değil. Dijital dünya demek içki, kumar, zina gibi her türlü fuhşiyatın yaygınlaşması demek aynı zamada. İbadeti bile sanal ortamda yapıp ''oldu nasılsa'' denmesi tehlikesi var. Senelerdir mukabeleleri You Tube' dan okutup hatim yaptım sanmıyorlar mı?

Bitmedi...

Bakın akıllı telefonlarda sanal kimlikler var. Bu sanal kimlikleri biz yönetiyoruz gibi görünse de algoritmayı öyle bir sistem üzerine orurtmuşlar ki biz cebimizden para çıkmadan sadece beğen, paylaş, ücretsiz abone ol, izle tuşlarına basarak, ekran kaydırarak ya da bir müddet bekleyerek bile sisteme hizmet etmiş oluyoruz. Arama motoruna yazdığımız kelimelere varana kadar takip edilmek bakımından yukarıda da söylediğim gibi nöropazarlamanın 'bedava çalışanı' konumundayız. Bizim sanal kimliğimiz aynı zamanda kontrolsüz de. Çünkü bu sanal kimlik zaten büyük şirketlere satılmış durumda. Sanal kimliğimizi dijital dünyada allayıp pulayıp bizi bir şekilde "bak sensin işte, senin tarzın, senin seçimlerin, beğenilerin" diye teşvik edecekler ve o kimlik tamamen onların yönetiminde olacağı için "ölümsüzleştirildiğini" de ilave edip iyice odağı oraya gömecekler. Hatta ölen bir yakınını bile o dünyada, yaşıyor olarak gösterip ahiret inancını yeni neslin zihninden temelden silmeye teşebbüs edecekler.

Yani ''Tanrının yeryüzündeki silüeti''  dedikleri ''Avatar'' ile!

Ne diyorlardı hani? "Tanrıdan bir parça taşıyorsun! Sen de tanrısın!" 

Nereye doğru gidiyor olduğumzu şimdi anladık mı?