Sedat ÇAĞLAR yazdı : İNSANLIĞIN ÖLDÜĞÜ YER (YEMEN) - Niğde Haber Gazetesi
Yemen, Anadolu’nun yiğit evlatlarına mezar olmuş memleket. “Ano Yemen’dir gülü çemendir, giden gelmiyor acep ne iştir” diye türküler ve ağıtlar yakılan Yemen. Kimilerinin babası, kimilerinin kocası, kimilerinin nişanlısı, kimilerinin de evladı gitti ve gelmedi o diyarlardan.
Yemen, dünyayı sallayan ve adından muhteşem Süleyman diye bahsettiren Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1538 yılında fethedildi. 400 yıla yakın zamandır bizim toprağımız olarak Osmanlı hüküm sürdü. Mekke ve Medine’ye yakın olması, hicaza komşu olması ve İslam dininin hilafetini taşıyan Osmanlı için yemen çok önemliydi. Bu yüzden Yemen, Peygamber efendimiz Hz Muhammed (sav) ‘in emanetlerinden biri olarak görüldü. Osmanlı son gücüne kadar yemeni vermemek için çırpındı. Tabii amaçları İslamiyet ve hilafet olmayan, makam, mülk ve para hırsıyla gözleri kör olmuş yerel halk Osmanlıdan yana değil İngilizlerden yana saf tutarak Osmanlıyı sırtından hançerlemişlerdir. Dün dedelerinin ihanetini maalesef üzülerek söylüyorum torunları iç savaşla ve kıtlıkla ödemektedirler. Yemende Osmanlı hâkimiyeti 1918 de Mondros mütarekesi ile sona erdi. Sonra ne mi oldu? Diğer Ortadoğu devletlerine ne oldu ise hemen hemen Yemen’ede o oldu. Masa üzerinde proje ile cetvel ile çizilerek Ortadoğu’da devletler oluşturuldu. Onlardan bir tanesi de Yemen.
Bir devletin oluşması için her şeyden önce bir millet şuuru gerektirir. Bir tarihi olması gerekir. Devlet geleneği olması gerekir. Devlet olmak için kültürel bir süzgeçten geçmek gerekir. Yemende hiç bunlar olmadan bir devlet kuruldu.
Bu gün yaşanan iç savaşı belki çoğumuz Arap baharı ile birlikte çıktığını düşünür. Ama öyle değil. Yemen de iç savaş 1923‘te başladı.1923’ten buyana yemen de kan hiç dinmedi. Hiçbir zaman istikrar sağlanamadı. Sürekli iktidar mücadeleleri ve taht kavgaları ile nice canlara kıyıldı.
Yemen devlet olarak 1945 yılında Arap birliğine 1947 yılında ise Birleşmiş Milletlere katıldı. Yemenin kuzeyinde bir monarşi otoritesi vardı o sonlandırıldı ve Yemen Arap Cumhuriyeti kuruldu. 1962 - 1970 yıllarında Suudi Arabistan ve Mısır’ın taraf olduğu gruplar arasında iç savaş yaşandı. 1972 den 1986 ya kadar yine iç savaşlar sürdü.
1990 yılında kuzey ve güney yemen birleşse de 1994 yılında yine iç savaş patlak verdi.
Bugün ise 2011 yılında Arap baharı ile başlayan ve mezhep çatışması ile alevlenen bir tarafı İran’ın desteklediği, bir tarafı Suudi Arabistan’ın desteklediği bir iç savaş mevcut. Aslında yemen de gizli bir Suud - İran savaşı yaşanmakta.
Bu iç savaşta Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre 85 bin çocuğun öldüğü belirtiliyor. 3 milyondan fazla çocuk, hamile kadın hasta ve yaşlılar kıtlık ile karşı karşıya lar. Bu gün Suudi Arabistan’ın ve onun öncülünde 9 ülkeni oluşturduğu koalisyon yemeni abluka altına almış durumda. Hava bombardımanları ile sayısı belli olmayan mazlum sivil insanlar can vermekte. En acısı da ne biliyor musunuz? Savaşan bütün kesimler Müslüman ve öldüren de Allah diyor Ölen de Allah diyor. Öldürenlerin ağzında Allah kelimesi hiç inmiyor ama onların gerçek taptıklarının, dinlerinin İslamiyet olduğuna inanmıyorum ben. Onlar, paraya güce ve iktidara tapıyorlar. Yoksa hangi Müslüman bırakın 85 bini bir masum çocuğun ölmesine sebebiyet verir ve hangi vicdan ile yaşamına devam edebilir. Açlıktan derisinin altında iskelete dönmüş masum çocukları gözlerinin önüne getirmiyor mu bunlar hiç!
Bilge Kral Aliya İzzet Begoviç’in güzel bir sözü var “Müslümanları İslamlaştırmalıyız” işte bizler ne zaman Müslümanları islamlaştırırsak, yani gerçek İslamiyet’i yaşamalarını sağlarsak işte o zaman bu coğrafyada savaşlar biter ve refaha ulaşabiliriz.