(Çağlar TUNCER –KÖŞE YAZISI)
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Her birimizin durup düşünmesi gereken bir gün. Kadınlarımıza, annelerimize, kız kardeşlerimize, eşlerimize, kız çocuklarımıza ve geleceğin güçlü bireylerine dair hak ettikleri sevgi dolu dünyayı yaratmak için hepimize düşen büyük sorumluluklar var.
Anadolu'nun kadim topraklarında, kadın her zaman üretkenliğin, bereketin ve hayatın simgesi oldu. Türk milletinin tarihinde kadın, cephede savaşan bir kahraman, sofraları bereketlendiren bir emekçi, çocuklarına sevgiyi öğreten bir öğretmen ve toplumun temel taşıdır. Ancak, günümüz Türkiye’sinde kadınlarımıza reva görülen şiddet, sadece bireylere değil, toplumun tümüne zarar vermektedir.
Kadına Şiddetin Toplumsal Yüzü
Birleşmiş Milletler BM Genel Kurulu'nun 1999'da ilan ettiği bu anlamlı gün, sadece bir farkındalık günü değil, aynı zamanda bir muhasebe günüdür. Türkiye, maalesef Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda 146 ülke arasında 124. sıradadır. Bu sıralama, kadınlarımızın eğitime ve istihdama erişimde hâlâ ciddi zorluklarla karşılaştığını ve ekonomik özgürlüğe ulaşma konusunda engellerle mücadele ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Eğitim ve ekonomik bağımsızlık, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde en büyük iki silahtır.
Kadına yönelik şiddet, sadece bir bireye zarar vermekle kalmaz; toplumu derinden yaralar, nesilleri etkiler. Şiddetin hiçbir türü mazur görülemez. Ancak bu mesele, yasaların ötesine geçen bir toplumsal dönüşümü gerektirir. Niğde’nin misafirperver sokaklarından İstanbul’un kalabalık caddelerine, Anadolu’nun ücra köşelerinden büyük metropollere kadar her yerde şiddetsiz bir toplum yaratmak için herkesin elini taşın altına koyması gerekir.
Sevgiyle Gelen Barışın Gücü
Bir toplumda kadınlar mutlu ve huzurluysa, o toplum refah içindedir. Çözüm, sevgi ve saygıyı toplumun temeline yerleştirmekten geçer. Çocuklarımızı yetiştirirken, onlara empatiyi, adaleti ve eşitliği öğretmek zorundayız. Erkek çocuklara, kadının bir birey olduğunu ve sevgiyle korunması değil, eşit bir şekilde saygı görmesi gerektiğini aşılamak, yarının barış dolu dünyasının kapılarını aralayacaktır.
Niğde’nin insanı sıcak yüreklerinden, Toroslar’ın yüceliğine kadar uzanan bu güzel topraklarda, kadına şiddetin değil, sevginin ve barışın yankılanmasını hayal ediyorum. Kız çocuklarımızın hayalleri, erkek çocuklarımızın adalet duygusuyla birleşsin.
Birlikte Şiddete Hayır Diyelim
Kadına yönelik şiddeti sonlandırmak, bireyden topluma, sivil toplum kuruluşlarından devlete kadar herkesin ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluğu üstlenmek, sadece kadınlarımızın değil, geleceğimizin de aydınlanması demektir. Bu yüzden, kadınlarımız için huzur dolu bir dünya yaratmak adına hepimiz “şiddete hayır” demeliyiz.
Bugün, Anadolu'nun her köşesinde, Niğde’nin bağrında ve tüm Türkiye’de kadınlarımızın hak ettikleri hayatı yaşamalarını sağlamak için harekete geçelim. Sevgi dolu, şiddetten arınmış bir dünya yaratmak elimizde. Kadınlarımızın yüreği sevgiyle dolup taşsın, toplumumuz barış ve eşitlikle aydınlansın.
Şiddetsiz bir Türkiye için birlikte mücadele edelim!