Osman AYTEKİN yazdı : MİZAÇ VE GENETİK HALLER - Niğde Haber Gazetesi

Her insanın bir mizacı vardır. Yani doğal nitelikler; doğa, yaratılış, huy…
Huy, kalıtım yoluyla bireye geçen ve hayat boyunca çok az farklılık arz eden yapısal hususlardır. Mizaç, kişinin hareketlerine etki edecek hissi ve davranışsal tutumları destekleyecek bir kavramdır. Ev, okul ve başka sosyal alanlarda, çocuğun gelişiminde etkisi bulunmaktadır.
Mizaç, fıtrat, huy, karakter tertemiz yaratılır. Sonra anne-baba ve eğitimcilerin elinde şekillenir.  "Can çıkar huy çıkmaz" dediğimiz hal eğer ergenlik sonrası gelişim ve değişim olmaz ise beden de donar, kalır Mizacı birden bire değiştirmek asla mümkün değildir. Çünkü karakter istediğimiz gibi değil, geliştirdiğimiz gibi olur. Düzeltmek istediğimiz huyları birden bire değiştirmeye çalışmak haddi aşmaya, isyana kadar götürebilir insanı, bu durumun da şirke kadar yolu vardır.
Bu âlemde her şey birden bire değil kademeli olarak yaratılmıştır. İnsan da böyledir. Emekle dönemi, yürüme ve sonrası… Ağaçlar yavaş yavaş yürür, meyveler ağır ağır olgunlaşır. İnsanlar da meyveler gibidir zamanla kendini, çevresini ve kainatı idrak eder.
Gelime ve değişim her fertte olmaz. Bu fertten ferde farklı tezahür eder. Kendini geliştirenler vardır. Dar açıdan geniş açıya vakıf olmak bilgi ve bilgelik gerektirir. Kendini geliştiren egolarından sıyrılabilen bazı duygularının esiri olmayan kişiler olgunlaşmaya daha isteklidirler. Bunların dışında kalanlar ise genetik mirasın azaplı yollarında yürümeye devam ederler.
Genetik, kalıtımsal ruh halleri insanları rahat bırakmaz! İnsan hayatında daima tehlikeler vardır. Tehlikeleri baş etmenin yolu sükunetle, itidalle serinkanlılıkla, aklıselim ile düşünerek çözülmesi mümkündür. İnsan dostunu düşmanını iyi bilmelidir. Meseleleri duyduklarına göre değil araştırarak, soruşturarak sorgulayarak çözebilir. Tehlikelerin en kötüsü de fitne, nifak, şüphe ve endişeyle gelir. Bu illetler en iyi iki arkadaşın da arasını açar. Tehlikeler karşısında her ferdin niyeti maksadı iyi anlaşılmalıdır. Dava adamlarını bile birkaç fıkraya ayıran sadece fitne odaklı davranışlar da değildir. İyi niyetli kimseler de bilmeden araştırmadan fitneciler yangınına farkında olmadan körükle giderler. Tehlikeler karşısında doğrulukla tereddüt etmeden kararlılıkla gidilmelidir. İyi niyetliler namussuzlar, fitneciler kadar cesur ve kararlı olmak mecburiyetindedirler.
Mizacının değişebilmesi için, kişinin sağlam bir İnanca sahip, şahsiyetli olması lazım. Daha önce savundukları yanlışlarını terk edip hayatlarında yeni bir sayfa açamayanlar genetik ruh hallerinin içinde bocalar. Nifakçılarsa toplumla yüz yüze gelmekten kaçındıkları için gizli ve karanlık bir kişiliği temsil ederler. Bu haliyle nifakçılarla münafıklar arasında benzerlikler vardır. Nifakçılarda söze ve davranışa daima kendini haklı gören, hatalarını asla kabul etmeyen konuşma tarzı münafıklarda da vardır.
Kin ve düşmanlıkları şuuraltına gizlenen bu tiplerden uzak ve uyanık durmak şarttır. Aksi halde iyi düşünceleri kimseleri de kendilerine benzetirler. Aksi halde fedakârlık sahibi iyi niyetliler çok zarar görür.
Hülasa genetiği değişmemiş, fitneci, inanç sahtekârlıklarına dikkat edilmelidir. Her fert kendi iç kritiğine bakmalı, marazi hal olan bu genetik hallerden kurtulmaya, bunları besleyen, tetikleyen hallere dikkat etmelidir.