Osman AYTEKİN yazdı : TÜRKÇENİN FERYADI VE AŞK MEDENİYETİNE YOLCULUK - Niğde Haber Gazetesi

Sözlerin en güzelini dilimizle söyleriz. Dilimiz analarımızın ak sütü gibidir. Duru, berrak, billur, yerinde ve güzel konuşma arzusu ve şevkinde olunduğunda o dil adeta bülbül kesilir. Açmadık kapı, gidilmeyen yol, yöntem kalmaz. Ama maalesef Türk dilini bozmak için bugüne değin yapılmadık kalmadı. Bir milleti bozmak, parçalamak, nifak sokmak, arızalandırmak için dilin bozulması kâfidir. Ayni dili konuşmayan topluluğun millet olabilme vasıflarından biri yok olmuş demektir. Şair yazar ve eğitimci Ahmet Sezgin’in kaleme aldığı “Türkçenin Feryadı ve Dil Davamız” isimli derleme kitap çok kapsamlı, hacimli kaynak bir eserdir. Yazar kendi ifadesiyle bu araştırma ve derleme kitabı Türkçe meselesinde liyakatli ve itidalli olan 50 civarında yazar, fikir adamı ve şairlerin Türkçe şuuru ve meseleleriyle kaleme alınan kitaplardan, dergilerden ve gazete yazılarından, şiirlerinden oluşmuş.
Türkçenin Feryadı ve Dil Davamızdaki bazı bölümler; Türkçe Sevgisi ve Şuuru-Dil Davamız, Dil Meseleleri-Türkçenin Feryadı, Öztürkçecilik Adıyla Dilde Tasfiyecilik-Fakirleşme, Yabancı Dil İstilası-Yabancılaşma, Dil Yanlışları-Anlatım Bozuklukları, Türkçe Eğitim ve Öğretim Meselesi.
Kitap; Türkçenin doğru, yerinde, düzgün ve edebi estetikler gözetilerek kullanılması, konuşulması ve yazı hayatına geçirilmesi yönünde duyarlılıkla ve titizlikle hazırlanmıştır. Birbirine benzer olmakla birlikte farklı fikirlere dikkat çeken Türkçe hassasiyeti gözeten deneme ve makaleleri ilgiyle okuyacaksınız.
Bir alanda araştırma yaparken yapılan alanla ilgili pek çok eser taranır ancak kitapların birbirlerine benzedikleri görülür. Araştırma, inceleme yapan kitap tutkunlarına her kitap düşüncelere yeni birer kapı aralar. Bu kitapta okumadıklarınızı da okuyacağınızı umuyorum.
Türk dilinin gittikle yozlaşma içine sokulması, yazarın da ifade ettiği gibi yüz binden fazla kelime haznesi olan zengin ve edebi dilimiz 1940’lı yıllarda 15 bin kelimeye düşürülerek fakirleştirildi; medeniyet dili devrildi. Öztürkçecilik,arı dil veya sadeleştirme adıyla yapılan maksatlı ve çoğunun da uydurma olduğu dil türetmeleri, kitapta da söz edildiği gibi, Türkçe konuşan Müslümanların Kur’an dili ve düşünme yöntemleriyle olan bağlantısını koparmaya yönelikti.Ana dilinden koparılan fertler kendine, çevresine ve milletine yabancılaşır.
Hakikat şu ki Türk dili ne kadar yazarın nitelediği gibi “Türkingilizce” olduysa, Türk diline Farsça ve Arapçadan da çok kelimleler girmiş ve etkisinde kalmıştır. Diğer yandan Yazar Sezgin, “birçok dilden kelime ve kavram alıp çok zengin, büyük, sağlam edebi bir dil olmuştur”, diyor. Türk diline bir yandan Latin diğer yandan da Arapça ve Farsçadan kelimeler kavramlar girmiştir. Türk dili eski Türkçe de dâhil olmak üzere gerçekçi bir hal içinde yeni kelime ve kavramlar türetmek mecburiyetinde olmalıdır. Bu anlamda argoya kaçmayan halk arasında konuşulan uygun görülebilecek yerel kelimeleri de Türkçemize dâhil edilebilir.
Türkçenin Feryadı ve Dil Davamız, bu alanda bilgi sahibi olmak isteyenler için önemli bir kaynak eserdir.
AŞK MEDENİYETİNE YOLCULUK..
Aşk medeniyeti; sevda ve dava şuuru, bu uğurda özlemleri diriliş muştusunu yüreğinde duya duya dile getiren bir kelam ve kalem erbabının denemelerinden oluşmuş. Ahmet Sezgin’in Aşk Medeniyetine Yolculuk isimli kitabı, “Aşk Medeniyetine Yolculuk ve “Nerdesin Ey İnsanlık” başlıklı iki bölümden oluşuyor. Kitapta tanınmış yazar, düşünür ve gönül adamlarının billurdan damlalar mesabesindeki fikirlerinden istifade edilmiş.
Türkçe duyarlılığı olduğu kadar tarihe de değer verilmesi, sahip çıkılmasını gerektiğinin de altını çizen Sezgin, “Birini yüceltmek için diğerini aşağıla mantığını terk etmek; tarih, “övgü ve sövgü kitabı” olmamalıdır. Zulüm nerden ve kimden gelirse gelsin daima zalime karşı mazlumun yanında olabilmek gayretidir”, demekle de insani değerler, adalet ve vicdana da seslenmiş oluyor.
Aşk Medeniyetine Yolculuk okuyucuları kendi değerlerini bilmeye, sevmeye, saygıya, anlamaya, incelikleri görmeye en önemlisi de şuurlu olmaya davet ediyor. Kitapta birbirinden güzel incelikli denemeler bulunuyor. Bunlardan bazı başlıklar: “Özgürlüğümüzün Sembolü Bayrağımız”,”Mutluluğun anahtarı Denge”, “İçimizdeki Kaf Dağına Yolculuk”, “Edep Yâ Hu”, “Türkçenin Ferydı”, “Kamus Namustur”, “Kelimelrin İsrafı ve Bozulan Dengesi”, “Erdemli Bir Nesil Yetiştirmek”, “Taassup ve Hakikat.”
Kitapta yer alan “Taassup ve Hakikat” isimli deneden bir bölüm alıyoruz:
“Müslümanlar, zanlarını, kanaatlerini, kişisel görüş ve yorumlarını “tek hakikat” gibi, “din” gibi algılanmamalı ve başkalarına da dayatmamalıdır. İnsanlar mensup oldukları grupları “hakikatin tek temsilcisi”, bağlılık duydukları kişileri de “peygamber” gibi görmemelidir….
Kayıtsız şartsız teslimiyet ve itaat anlayışı, hem Müslümanların bağlı olduğu hakikate zarar verir hem de İslam kardeşliğine halel getirir.”
Ahmet Sezgin Beyi kitaplarından dolayı tebrik ediyoruz. Emeğine,kalemine sağlık.