Şair Süleyman Çelik’in tüm şiirleri “Evvel Âhir” adıyla yayınlandı. Bu kitap ile Süleyman Çelik’in tüm şiirlerini okuma ve değerlendirme imkânını elde ediyoruz. Sessiz ama derinden akan bir ırmak gibi “Evvel Âhir” şiirleri…  “Bir Sessiz Adam” şiirinde şair şöyle seslenir: “Irmakların altından / akan ırmaklar vardır” (s.8)
Süleyman Çelik’in şiirlerinde şehirlerin, mekânların önemli bir yeri vardır. İstanbul’a dair mısralar: “süleymaniye’de bir akşam sevdayla karışık sularda / ah bayım, istanbul, evleri, yârimin kolları gibi (…) sanki gurbet süleymaniye’de yaşardı / dört bir yanı memleketin, yalnızlığı süleymaniye’de / süleymaniye ekmek, süleymaniye umut / süleymaniye gurbet // kaçak tütünler burada ustaca sarılır ellerde / yağmurlu bir akşam süleymaniye’de” (s.9)
“Süleymaniye” şiirinde İstanbul’un tarihî bir mekânı yaşanan anlar, durumlar ve görüntüler eşliğinde anlatılır. Şiirin arka planında geçmiş zamanın izleri okunmaktadır. Hatıralar ışığında dile gelir “Süleymaniye”.
“İbrahim’e Düş Mektubu” şiirinde bir dostluğa işaret edilir. Şiirin dil ve anlatım imkânlarıyla uzaklar yakınlaşır: “İbrahim, kardeşim telgrafın nerede?/ Ne kendin geliyorsun, ne telgrafın geliyor”(s.10)
Yalnızlığın halleri yaşanmaktadır: “… yalnızlık, en uzun şarkı şimdi”
“Ayışığında Sessizlik” şiirinde bir akşam vaktinde manzara güzelce tasvir edilmiş. Bu şiirde pastoral unsurlara yer verildiği görülüyor: “beni bu akşamlardan almayın / ıssızlığın değinliğine çağırıyorken böcekler / mısırlar alev alev yanıyorken ayışığında / altımda kızgın buğday tarlası / serinliyor kenarında ırmağın” (s.13)
“Biz Utangaç Çocuklarız” şiirinde klasik şiirimizin şekil özellikleri (beyit, kafiye, redif ) kullanılmış. Fiil türündeki kelimelere şiirde sıkça yer verildiği görülüyor. Fiil türündeki kelimelerin ağırlığı şiirdeki devinimi, hareketliliği sağlıyor. Akıcı ve rahat bir söyleyiş belirgin: “biz utangaç çocuklarız sessizce selâm ederiz / yol bizi alır götürür hiç şikayet etmeyiz // biz yağmuru severiz yağsın yağmur keyf ederiz / gezeriz sokak sokak adresleri bilmeyiz // bir akasya dalından fal tutar fal bakarız / seviyor ve sevmiyor balkonu terk ederiz // hüzün gelir akşamları biz çaylarda demleriz / bir ney sesi yükselir zamandan el çekeriz.” (s.19)
Umudu duyurur şair. Gelecek güzel günlere duyulan özlem ve umut dile gelir: “umutları vardır insanın / umutlar büyütür insan, yaşamak kavgasında / bir gonca gül açılır / bir tomurcuk, bir tomurcuk daha büyür avucunda” (s.26) ;“Yusufcuk” hikâyesi olan bir şiir. Çocukluk günleri yeniden hatırlanır. Şair, şiirin kanatlarında ana yurda sefer eyler.
Hüzün şairin yoldaşıdır. Bir ömrün sorgusu iki mısrada…  “bir ah kaldı, giden her gecenin ardından / her günün en ücra köşelerinde kalmışlık” (s.46)
Şair ve çocukluk günleri… Şiirin bitimsiz hazinesi olan çocukluk çağını yeniden hatırlar: “çocukluğumuzdan bahsetmeyelim / dağıtılmış kırlangıç yuvalarından / bir masal gibi dinlediğimiz kur’an kıssalarından / ve zülfikar ve ali ve hasan ve Hüseyin’den”(s.48)
Süleyman Çelik’in şiirlerinde çocukluk teması önemli bir yer teşkil eder. Şiirlerinde mazide kalan güzelliklere, iyiliklere işaret edilir. Böylelikle insanî sıcaklığın, dostluğun; saflığın, duruluğun arayışı şiire yansır. “Sözlerimi Çaldılar, Çocukluğumu”  şiirinde çocukluk günlerine duyulan özlem ifade edilir: “Sözlerimi çaldılar, çocukluğumu / mahcubum, kapı arkalarında dururum / karda kızak kayamam, taşlayamam elma ağaçlarını // duruluğunu aldılar yüzümün aynalara çarptılar / dallarını aralayıp bahçenin çıplak ayaklarına ”  (s.92)
“Ameleler” şiirinde gün içinde bir tanıklığın izleri okunur. “Çengelköy’de dut ağacının altında oturmuştunuz” dizesiyle başlayan anlatımcı bir şiir bu. Bir yaz gününden kalanlar… “geçerken şöyle bir silmiştim terimi yanınızdan” dizesi özellikle vurgulanmış.
Hayat yolculuğu hatıralar eşliğinde devam eder. İnsan daima hatırlar. Şairin söylediği gibi “hiçbir şeyi unutmak mümkün değil / iz bırakıp gitmişse / solgun günlerimizde (…) güzellikler, çirkinlikler, iyiler ve kötüler / insan olarak neyi yazmışsak / bulacağımız olanı / mümkün değil unutmak” (s.72)
“Bağdat ki Şiir, Şiir ki Bağdat” isimli şiirde yakın coğrafyamızda yaşanan acılar dile getirilir:  “bağdat alevler içindeyken / masum çocuklar / inanmış halk / kardeşlerim alevler içindeyken (…) bağdat yanıyor, dilimde çaresizlik/ acı içindeyiz / her mü’min gibi acı içindeyiz / bağdat yanıyor”  (s.81)
Şair Süleyman Çelik, “Cevher” isimli şiirinde yazdığı şiirlere dair bazı belirlemelerde bulunur. Şiir poetikasına dair mısralar: “benim şiirim bir cevherdir / yaslanır en ince yerlerine hayatın / anlatır, olmuş ve olan gerçeğin yansımalarını / dolaşmam vadilerde elimden tutmuş cinlerimle / oturup kıyısına denizin / kapılar aralarım kelimeler ülkesine” (s.100)
Darbelere karşı, karanlıklara karşı şiir ile direnir. Şair, milletimize yapılan haksızlıklar ve kötülükler karşısında daima teyakkuzdadır. “Şiğir! Kıt’a Dur!” isimli şiiri bu yönüyle okuyuculara önemli işaretler sunar.
“Ses yükseldi:
Şiğiir!
Kıt’a dur!
Halk baktı sesin yönüne.
Tınmadı.
Şapka düşmüştü bir kez.
Trap, trap.
Parladı
Yeniden şiir
Yürüdü
Öz göğsünden halkının.
Ah,ne hoştur şimdi hanımelleri
hele erguvanlar altında boğaza karşı
elif cüzüyle koşan çocuklar.
Şiğiir!
Kıt’a dur!
Durur mu hiç şiir?” (s.112)
Şair “siz yeşertin, durmayın, içinizdeki o çılgın büyüyü” der. Hayatın içinde her dem diri ve her dem yeniden başlamanın sevinciyle söyler: “siz koruyun aşkı, büyümeyen çocuklar olun” (s.113)
“Sırtını Sevgiliye Yaslayan Militanın Türküsü” isimli şiir dostluğun, yol arkadaşlığının bir nişanesidir. Edebiyat, sanat ve hakikat yolunda birlikte yürümek… Şair Mürsel  Sönmez’e ithaf edilmiş olan bu şiirden dizeler: “eseceğiz ikindi rüzgârı gibi serinlikle / diriliş türküleri söyleyerek üzerinde  ülkenin (…) umutla yürürdük ve doğudan bakardık / hayatı anlamaya / sakarya türkü olmuş akardı önümüzde / denizlere bakınca donanmalar donanırdı muhteşem / ve atlar hep dörtnala giderdi tarihimizde (…) Susma türküler söyle / Aşkı ve ülkemi anlatan / Renklerden maviyi sev (…) “  (s.114)
Bu şiirde her bendin sonunda tekrar eden “bir buse ver sevgilim, bir de mermi” dizesinde ifade edildiği üzere hayaller ve yaşanan gerçekler iç içedir.
“Mahmut Bu Senin Ellerin Değil mi?” ve “Marlo’nun Aşkları” şiirlerinde hayatın içinde insanlar, olaylar, durumlar ifade edilmiş. Bu yönüyle şiirin arka planında bir hikâye yer alıyor.
“Sen Şehirsin”, “İstanbul Mudur Bakışlarında Duran”, “Ağır Aksak”, “Kız Kulesi” isimli şiirlerde İstanbul’un türlü halleri, görüntüleri dile gelir. Süleyman Çelik’in şiirlerinde kadim şehir İstanbul’un müstesna bir yeri vardır.
“Bir Sokak Çocuğunun Cenaze Merasiminin Ardından” şiirinde acı bir hikâyenin yansımaları okunur: “aptik abimiz birtaneydi, abiler / iyi bilirdik, dedik, hoca sorduğunda, elbet / iyi bilirdik, yufka yüreğini / ve dinmeyen gözyaşlarını ilerleyince gece”  (s.134)
“Adı Sefa, Soyadı Bilinmiyor” şiirinde kimsesiz, garip bir çocuğun halleri dile getirilir. Şair, sığınacak bir evi ve ailesi olmayan Sefa’nın duygularına, düşüncelerine tercüman olur: “sular çok soğuk amca / beton çok soğuk / hele kar / kar buz gibi amca // biraz ısınsam / şurada bir kenarda / biraz ısınsam / kapanana dek dükkânınız / kepenkler ininceye dek” (s.136)
“Yaşım Kırka Erdi” şiirinde Süleyman Çelik “işimi, eşimi, ülkemi sevdim / bir de şiiri deliler gibi” der. Bu dizede özellikle şiire olan sevgisini vurgulamıştır.
“Ya Rasûlallah”, “Kabe’nin Üzerindeki Yıldızlar”, “Mekke”, “Medine” isimli şiirlerde aynı dönemin duyguları, düşünceleri şehirler ve mübarek mekânlar odağında anlatılır. Kutsal topraklara dair duygular, düşünceler dile getirilir.
“Kerbelâ, Gözyaşları Peygamberin” şiirinde dinmeyen sızı, derin acı Kerbelâ faciası anlatılır:  “Yetmiyor elbette kelimeler, adını ağıt da koysak / Annemiz Fâtıma’ya bu haberi kim verir / Kerbelâ, Kerbelâ gözyaşları Peygamberin.”  (s.154)
“Babalar Issız Ağlar” şiirinde bir babanın yalnızlığı, hüznü, kederi etkili bir dille ifade edilir. Bu yönüyle “Babalar Issız Ağlar” şiiri son devir edebiyatımızın baba temalı seçkin, güzel şiirler içinde yer alır.
“İyi ki Varsın” şiiri münacat niteliği taşımaktadır. Şiirde Allah’a yakın olmanın çabası namaz ile ifade edilmiş: “günde beş kez yalın bir yürüyüşle / tan ağarmasından geceye bir yürüyüşle” (s.167)
“Ülkemin En Güzel Çiçeği” şiirinden bir bölüm: “ülkemin el güzel çiçeğini sunuyorum sana / Bana miras kalan, yaşayan Türkçe dilimde / oku ve sakla, yüreğinin içinde / bulacaksın eksiksiz; / ülkeme, aşka ve sana dair ne varsa” (s.179)
Bir ömrün muhasebesi olarak “Seyir Defteri” şiiri… Geçen yıllar, acı tatlı günler, okunan kitaplar ve sonrası hüzün makamında mısralar: “Boşalt kitapları raflardan / Doldur ve bantla / Okudun okunacak ne varsa / Kırksekiz oldu yaşın / Saysan / Geriye ne kalsa / Dönüp bir daha, bir daha / Yüz mü / Beşyüz mü kitap yalnızca” (s.182)
“Evvel Ahir” şiirinde birce duyuş ve birce duruş ifade edilmiş: “Sana söyledim, başkası yoktu / Döndüm; gezindim, geldim, başkası yoktu / Baktım, ışıldayan gözlerin, başkası yoktu / Bir sendin, ben de bir, başkası yoktu.” (s.190)
Süleyman Çelik’in şiirlerinde yaşanan gerçeklerin izleri, işaretleri okunur. Yaşantının bir yankısı olarak gelişir, serpilir şiir. Bu toprağın özgün bir sesidir. “Her dem yeni doğarız / Bizden kim usanası” diyen Yunus Emre’den günümüze şairlerimiz ve gönül insanlarımız ile kuvvetli bağları vardır. Yeni bir söyleyişle köklü şiir geleneğimize bağlanır.
Süleyman Çelik’in şiiri sadece duygular ile yazılan şiir olmaktan ziyade tefekkürün de yer bulduğu sahih şiirlerdir. Sessiz, gürültüsüz ama yeraltı suları gibi derinden, inceden bir akışı vardır. Şiirlerinde şekil özelliklerinden (ölçü, durak, kafiye, redif vd.) ziyade söyleyişe önem verir. Serbest ölçüde yazdığı şiirlerde sadeliği, yalınlığı esas almıştır.
Çocukluk günlerine duyulan özlem, hatıralar şiirinde sıkça yer bulur. Bu durum geçmiş günlerin bir sorgulaması, muhasebesi olarak anlam kazanır. Yaşanan acılar, kederler karşısında duyarlıdır. Mazlumun, masumun yanındadır. Haksızlıklar karşısında şiirin imkânlarıyla söz hakkını kullanır. Toplumda yaşanan olayları, sorunları şiirlerinde inceden işleyip etkili bir dille ifade eder. Süleyman Çelik’in şiirleri okunduğunda adalet, merhamet, vicdan kavramları duygu ve düşünce dünyamızda yeniden, kuvvetli bir şekilde yer bulur. 
“Evvel Âhir” kitabında yer alan şiirler son devir edebiyatı adına kıymetli bir kazanımdır. 
* Evvel Âhir-tüm şiirler- Bir Nokta Kitaplığı, 2. baskı, Ocak 2018, İstanbul