Ahmet Vural yazdı : FARZ ET Kİ BUGÜN ÖLDÜN! - Niğde Haber Gazetesi
İçinizde bir korku, endişe hâkim oldu değil mi?
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarken… Ölüm de nereden çıktı, diyor musunuz? İnşallah böyle düşünmüyorsunuzdur. Çünkü ölüm diye bir hakikat vardır ve hepimiz bir gün bize verilen sayılı nefesleri tüketerek şu fani âlemden ebediyet âlemine göç edeceğiz.
Aslında bugünlerde ölümün bize ne kadar yakın olduğunu idrak etmemiz lazım… Çünkü her gün çevremizde birinin ölüm haberini almaktayız. Ölüm gerçeğiyle daha sık yüzleştiğimiz bugünlerde kendi nefsimize dönüp, “bu gidiş nereye?” diye bir soru sorabildiysek ne mutlu! Hesaba çekilmeden evvel kendimizi hesaba çekebiliyorsak, işte bu süreçte yapılması beklenen en güzel hareket budur.
Ölüm, saati belli olmayan tek seferdir. Ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz. Bu bizi gaflet içerisinde bir hayat yaşamaya sevk etmemeli! Bu yüzden ölüm tefekkürü (ölümü düşünmek) önem arz ediyor.
İmâm Gazâlî Hazretleri’nin ölüm hususunda oğluna yaptığı şu ibretli ikaz, bizim için de geçerlidir:
“Ey Oğul! Farz et ki bugün öldün! Hayatında geçirdiğin gaflet anlarına ne kadar üzüleceksin. Âh, keşke, diyeceksin. Lâkin heyhât!”
İmam Gazâlî Hazretleri, her mü’minin güne başlarken kendisine şu hatırlatmalarda bulunmasını tavsiye etmektedir:
“Benim sermayem ömrümdür. Ömrüm gidince sermayem de gider ve artık kazanma imkânım kalmaz. Bu başlayan gün, yeni bir gündür. Allah Teâlâ bugün de bana müsaade ederek ikramda bulundu. Eğer canımı almış olsaydı, elbette bir günlüğüne de olsa dünyaya geri gönderilip çokça sâlih ameller işlemeyi temenni edecektim.
Şimdi farz et ki öldün ve bir günlüğüne dünyaya dönmene izin verildi. O hâlde bugün günahlara kat’iyyen yaklaşma! Sakın ola ki bugünün bir ânını bile boşa geçirme. Zira her nefes, paha biçilemeyen bir nimettir.”
İmam Gazâlî Hazretleri bize şunu demektedir: Farz et ki bugün öldün! Yalvardın, yakardın. Sana “bir gün” daha verildi. İşte bugünü öyle bil ve öyle yaşa…
Hiç düşündünüz mü? Bugününüz son gününüz olsa... Son gününüzü nasıl geçirirdiniz? Neler yapmak isterdiniz? Nelere pişmanlık duyardınız?
Evet ölüm gerçeğini unutmadan, rızâ-yı İlâhî doğrultusunda bir hayat yaşamaya gayret etmeliyiz. İstikamet üzere bir hayat yaşarsak, ölümden korkmayız. Ahirete hazırlık yapmadığımız için ölümden korkuyoruz. Ölüm aslında Mevlânâ Hazretlerinin deyimiyle, sevenin sevdiğine kavuştuğu bir vuslat günüdür.