Ahmet Vural yazdı : DUÂ EDEBİLMEK NE GÜZEL! - Niğde Haber Gazetesi
Duâ en öz ifadeler ile Allah’a yönelerek yakarışta bulunmak, O’nunla iletişim kurmak ve hâlini vasıtasız olarak O’na arz etmektir. “… De ki; eğer duânız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var?!” (el-Furkân, 77) buyuran Allah Teâlâ, bizlerin her hâline vakıf olduğu halde kendisiyle iletişim kurulmasını istemektedir. Peki! Bizim Allah ile olan iletişimimiz ne derecede? Rabbimizi ne sıklıkla hatırlıyoruz? Samimi ve içten yaptığımız duâyı en son ne zaman yaptık? Acaba Allah’a ne kadar çok inanıp güveniyoruz? Duânın gücüne inancımız ne ölçüde? Bu soruları ve daha fazlasını kendimize sorarak bir muhasebe yapmak durumundayız.
Duâ edebilmek çok güzel bir şey! İyi ki duâ diye bir ibadet var, değil mi? Duâsız yürek üşürmüş. O yüzden her güne duâ silahını kuşanarak başlamak gerek. Ailemize, akrabalarımıza, dostlarımıza, komşularımıza, iş arkadaşlarımıza duâ etmeyi ihmal etmemeliyiz. Nitekim “bir mü’minin bir mü’mine gıyabında yapacağı duâsından daha çabuk kabul edilen hiçbir duâ yoktur” hadis-i şerifi bu hususun ehemmiyetini anlatmaya kafidir.
Yoksa bugün hala duâ etmedik mi?
Şunu unutmayalım ki duâlarımız, Rabbimizle aramıza koyduğumuz engelleri kaldırarak bizi Rabbimize daha da yaklaştırmaktadır. Duâdan uzaklaşmak demek Allah’ı unutmak demektir. Allah unutulduğunda ise insan ahlak, erdem ve faziletlerden uzaklaşmaktadır. Bu yüzden duânın gücüne inanarak duâya daha çok yönelmemiz gerekmektedir.
Nasıl duâ etmeliyiz? Duânın dili nedir? Duâ ederken dikkat etmemiz gerekenler nelerdir? Evvela şunu ifade etmeliyim ki duâ Rabbimizin kapısını çalarak hâlimizi kendisine arz etmektir. Duânın dili, kalbin dilidir. Duâda esas olan ihlastır. İnsan içtenlikle samimi bir şekilde ne istiyorsa Rabbi’nden istemelidir. Duâ ederken riayet etmemiz gerek usûl ve adabı da şu şekilde özetleyebiliriz: Duâya eûzü besmele ile başlamalı, tüm nimetler için Allah’a hamd etmeli ve Peygamber Efendimiz’e salat ve selam getirmeliyiz. Duâdan önce tövbe ve istiğfar etmeliyiz. Ellerimizi semâya açarak Allah’ın isimleri ile duâ etmeliyiz. Duâlarımız kısık bir sesle ve yalvararak, ihlas ile ve bilinçli olarak yapılmalıdır. Kabul olunacağına inanarak duâ etmeli ve duâlarımızda ısrarcı olmalıyız. Ölçülü, aşırıya kaçmadan meşrû şeyleri istemeliyiz. Mübarek gün ve gecelerde duâlarımızı artırmalıyız. Sadece sıkıntılı zamanlarımızda değil her zaman Rabbimize duâ etmeliyiz. Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şu sözünü hatırlayalım: “Sıkıntı ve darlık zamanında duâsının kabul olmasını isteyen kimse, bolluk ve rahat zamanında da duâyı bol yapsın.” (Tirmizî, Deavât, 9).
“Duâ ediyorum kabul olmuyor” şeklindeki söylemlere de en güzel cevabı Hz. Mevlânâ vermektedir: “Duâ kapı çalmaktır. Sonrasına karışmak haddi aşmaktır.” Dolayısıyla bizler sadece talep etmeliyiz. Kapının ne zaman açılacağına Rabbimiz karar verecektir. İstediğimiz bir şey olmuyorsa belki de hakkımızda hayırlı olmadığı için olmamıştır. Unutmayalım! Allah’ı gerçek manada sevenler için duânın kabul olup olmaması diye bir mesele yoktur.
Yâ Rabbi! Bizleri seninle bağ kurabilme hususunda mahrum bırakma.
Yâ Rabbi! Memleketimizi ve ülkemizi kazalardan, belâlardan ve afetlerden muhafaza buyur.
Yâ Rabbi! Tüm insanlığa sağlık, sıhhat ve afiyet ihsan eyle. (Âmin)
Dert etme, duâ et. Selam, duâ ve hürmetlerimle...