“Bir zamanlar biz de millet, hem de ne milletmişiz
Gelmişiz dünyaya medeniyet nedir öğretmişiz”
“Eğitim birçok bileşeni olan bir bütündür. Bir ayağı geçmişte duran eğitimin diğer ayağı insanlığın geleceğine ufuklar açan bir kapıdır. Millî ve manevi değerler manzumesi ile maddi gelişmenin zirvesini hedefleyen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; öğretim programlarının temel yaklaşımı, öğrenci profili, Erdem Değer-Eylem Çerçevesi, beceriler çerçevesi bileşenlerinden oluşan bütüncül bir modeldir.” ifadeleriyle başlıyor Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli. Şüphesiz bu ifadeler bile tek başına geleceğe yönelik umut ve heyecan vermektedir. Bu ifadeler, büyük bir ruhun ve ufkun ayak sesleridir.
   Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin başarıya ulaşması yalnız ve ancak öğretmenlere bağlıdır. Öğretmenler kutlu yarınların banileridir. Ailenin bile dağılma sürecine girdiği günümüzde bütün ümitler öğretmenlerdedir. Bu büyük ve zor işi yüklenen öğretmenlere karşı kullanılacak her sözde, yapılacak her icraatta çok dikkatli olunması büyük önem taşımaktadır. Öğretmenin ikna ve motive olmadığı hiçbir program asla başarılı olamaz. Anadolu erenlerini, Hoca Ahmet Yesevi hazretleri, Mevlana’yı, Şems; Yunus’u Taptuk, Fatih’i Molla Gürani hazretleri yetiştirmiştir. Alparslan’ın açtığı Anadolu topraklarını ilahi ve hikmetlerle mayalayıp bizlere vatan kılan, Hak’tan aldıkları manevi tohumları bu bereketli topraklara saçan bu mübarek hocalar ve öğretmenlerdir. Bu itibarla, “hiçbir eğitim sistemi öğretmen kalitesinin üstüne çıkamaz”, sözü her devirde geçerliğini korumuştur. Bu nedenle bir ülkenin en büyük ve en önemli meselesi maarif meselesi ise, bunun da esası geleceğin mimarları olan öğretmenlerdir.
     Eğitimde feda edilebilecek tek bir fert dahi yoktur. Milli eğitim demek bir milletin ve devletin kıyamete kadar geleceğini düşünmek demektir. Bu nedenle eğitim her şeyden önce büyük bir sorumluluk, ciddiyet ve disiplin gerektirir. Ortaöğretimden itibaren okula giden her öğrencinin bir hedefi, amacı ve bunun için bir motivasyonu olmalı. Hedefsiz, amaçsız, disiplinsiz, ciddiyetsiz ve motivasyonsuz öğrenciyle sadece öğretmenin emek ve gayretleriyle netice almak mümkün değildir. Bu kapsamda:

1-            Öğretmenlik mesleğine öyle bir statü kazandırılmalı ki, ‘hiçbir şey olamıyorsa, bari öğretmen olsun’, düşüncesi yerine,  YKS’de derece yapan en başarılı öğrenciler öğretmenlik bölümü seçmelidir. Çünkü, “bir doktor hata yaparsa, bir kişi ölür; öğretmen hata yaparsa, bir nesil ölür.”
2-            Öğretmenlik mesleği yeniden ele alınmalı, öğretmenler alanlarında çok iyi yetiştirilmeli. Öğretmenler uluslararası literatüre hakim olabilmek için en az bir yabancı dili iyi derecede bilmeli. Bunun için öğretmen yetiştiren fakültelerin eğitim programları çağın gereklerine göre yeniden planlanıp gerekirse  öğretmenlik bölümleri altı yıla çıkarılmalıdır.
3-            Öğretmenlerin mesleki gelişimi için formaliteden öteye geçmeyen hizmet içi seminerler yerine, alanlarla ilgili zorunlu yüksek lisans, hatta ileriye dönük doktora yaptırılmalıdır.
4-            Okulların nitelikli okullar ve niteliksiz okullar olarak ikiye ayrılması, niteliksiz okula devam eden öğrencilere acaba ne hissettiriyor? Bir öğrencinin motivasyonunu, daha okulun kapısından içeri adım atmadan bitirmek acaba hangi aklın ürünüdür. Sınavlı okulların sayısı ya iyice sınırlandırılmalı, ya da daha önce olduğu gibi bütün akademik liselere sınavla yerleştirme yapılmalı, “niteliksiz okul” algısına bir an önce son verilmelidir.
5-            Zorunlu eğitim en azından sekiz yıla indirilmeli, açık öğretim lisesine her kademede geçiş hakkı tanınmalıdır.
6-            Ortaöğretim üç yıla indirilmeli. Tek belirleyici faktörün YKS olduğu bir sistemde 4, 5 yıl lise eğitimi olacak şey değildir.
7-            Eğitim hakkı, insanın istemediği değil, isteği eğitimi almasıdır. Bu nedenle Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Din Kültürü ve Matematik dersleri dışındaki zorunlu dersler seçmeli hale getirilmeli, öğrenciler istek ve yetenekleri doğrultusunda istedikleri dersi, istedikleri kadar saat okuyabilmelidir.
8-            Milli bir nesil yetiştirebilmek için milli ve manevi değerlere daha fazla yer verilmeli, bunun için zorunlu Tarih ve Din Kültürü dersleri her güne birer saat olmak üzere haftada beşer saat olmalıdır.
9-            Meslek liseleri, adı gibi meslek okulu olmalı. Meslek öğrenmek amacıyla gidilen okullara akademik lise dersleri dayatılmamalı, Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Din Kültürü ve Matematik dersleri dışındaki zorunlu akademik dersler tamamen programdan çıkarılmalı, bunun yerine mesleğini uygulamalı ve en iyi derecede kazandıracak eğitim verilmelidir.
10-         Okullar, başta eğitim ortamları olmak üzere, her bakımdan güvenli olmalı. Öğretmenler sınıflarında, idareciler okulun tüm birimlerinde, savaş vermek zorunda kalmamalı. Eğitimin bütün yükünü taşıyan okulların yetkileri artırılmalı. Öğrencilerin okul bahçelerinde çekinmeden sigara içebildiği, öğretmenin ve idarenin elinin kolunun bağlı olduğu eğitim kurumlarından ‘Türkiye Yüzyılı’ beklemek hayaldir.
11-         İlkokul ya da ortaokuldan sonra zorunlu yönlendirme yapılmalıdır.
12-         Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları yeniden planlanmalı, bu okulların hangi projelere yönelik insan yetiştiren okullar oldukları belirlenmeli, altyapıları ve donatımları ona göre geliştirilmeli, bu okulların öğretmen ve idareci atama sistemi objektif, adil ve şeffaf  bir şekilde yürütülmelidir.
13-         Kız ve erkek proje okulları düşüncesi gecikmeksizin hayata geçirilmelidir.
14-         Akademik liselerle yarışan İmam Hatip okullarının ders sayıları ve eğitim programları azaltılmalıdır.
15-         Sağlık Meslek Liselerinin durumu gecikmeksizin gözden geçirilmelidir. Bu liseler meslek lisesi olduğuna göre mezunları meslek sahibi olabilmeli, meslek sahibi olamayacaksa da üniversiteye yerleşmede ek puan alabilmelidir.
      Her nesil bir sonraki nesilden mesuldür. Gelecek nesillerimizin sağlamlığı bizim elimizdedir. Daha fazla geç kalmamak için adeta bir seferberlik ruhuyla maarif davamıza sahip çıkmalı, bu yolda milletçe Milli Eğitim camiasına sahip çıkıp her türlü destek verilmelidir. Zira mevzubahis olan, yavrularımız ve yarınlarımızdır.
(İdris İSPİROĞLU)