Sedat ÇAĞLAR yazdı : EGEMENLİK VE ENERJİ - Niğde Haber Gazetesi

21. Yüzyıl dünyasında tam anlamı ile bağımsızlığını sürdürmek ve egemen bir devlet olarak kalabilmek için her şeyden önce kendi kendine yetebilmek gerekir. Kendi kendine yetebilmek için bazı şartları bünyende bulundurmak gerekir.
İşte bunların başında “ENERJİ” gelir.
Bugün dünyada enerji söz konusu olduğunda baş rol oyuncusu olarak karşımıza petrol, doğalgaz ve nükleer enerji geliyor.
Petrol bu gün ulaşım başta olmak üzere bir çok sektör de hayatımızın vaz geçilmezi. Petrol olmadığında yaşamımızı eksiksiz idame ettiremeyiz. Petrolü yerli imkanlarımızla kendimiz çıkartamıyor ya da işleyemiyorsak o zaman hayati önem taşıyan bu ürün için dışa bağımlı bir durumda kendimizi buluyoruz.
Aynı şekilde doğalgaz, ısınma başta olmak üzere sanayide ve bir çok sektörde doğalgaz olmazsa olmaz bir kaynak olarak önümüze çıkıyor. Doğalgaz yatağı bulunmayan ve ya milli bir şekilde doğalgazı işleyemediğimiz bir durumda yine dışa bağımlı bir hal almaktan kendimizi kurtaramıyoruz. Günümüzde her ne kadar şuan enerjinin iki ana unsuru petrol ve doğal gaz olarak görünse de gelecekte enerjide kilit nokta olacak tek unsur nükleer enerji olacaktır. Nükleer enerjiye sahip olabilmek için gerekli çalışmalar yapılmalı ve değişen ve gelişen dünyaya ülkemizi entegre etmeyi başarmalıyız.
Tabi ki ihtiyaç duyduğumuz enerjinin bu iki kaynağını elde etmek için ithalat yapmak lazım. İthalat ile birlikte ülkeden bir döviz çıkışı gerekir. Döviz çıkışını dengeleyecek tek şey ise ihracat. İhracatımız, ithalatımızdan az olduğu zaman bir cari açık tablosu ortaya çıkıyor. Ülkeye ihracat ile birlikte giren döviz, ithalat ile çıkan dövizi dengeleyemeyince cari açık ile baş başa kalıyoruz.
İşte kendi kendine yetememekte tam olarak bu!...
İhtiyaçlarını karşılamak adına elde etmen gereken bu enerji kaynakları için bazı şeylerden ödün vermek zorunda kalıyorsun. Cari açığını kapatmak için uluslararası finans kuruluşlarından borçlanmak zorunda kalıyorsun. Borçlanmak demek, taviz vermek demek. Borçlanmak ve enerjide dışa bağımlılık bazı sonuçlar doğurur. Mesela bir ülkeye borç verenler ya da petrol ve doğalgaz satanlar o ülkenin iç işlerine karışabiliyor. Dış politikalarını etkileyebiliyor. Uluslar arası arenada kendi iradesi ile politika geliştirmesine mani olabiliyor.1960 - 1990 yıllar arasında zaman zaman bunlara benzer durumlarla karşı karşıya kaldığımızda olmuştur.
Globalleşen dünyada ayakta kalabilmek için ihtiyaç duyulan tek şey dışa bağımlı olmamaktır. Bir ülkenin egemenliğini sürdürebilmesi için ekonomik olarak güçlü, ihracatının ithalatından fazla olduğu, cari açığın değil cari fazlanın olduğu bir durumda olması gerekir.
Umutla söylüyorum ki bugün ülkemizin doğu Akdeniz'de verdiği mücadele, ülkemizin Karadeniz'de bulduğu doğalgaz rezervi dışa bağımlılıktan kurtulmanın işaretleridir. Bu yüzdendir ki emperyalist bir çok ülke doğu Akdeniz'deki enerji politikamızdan rahatsız. Adım adım geleceğin Türkiye’sine doğru yaklaşıyoruz.
Geleceğin aydınlık Türkiye’si şöyle olacak. Enerjide kendi kendine yetebilen, ihracatı ithalatından fazla, cari açık yerine cari fazla veren, dışarıdan borç alan değil dışarıya borç veren bir ülke TÜRKİYE…