Aşk bin bir libas giyer, bazen sevgili üzerinde hülle olur görünür, bazen Belh sultanı İbrahim Ethem’de kaftan olur görünür, bazen de Mevlana’da Yunus’ta derviş abası olur görünür. Aşk bu insanı kılıçsız yaklar, ipsiz bağlar. Bülbülü güle meftun eder, Fatih’i Kostantiniye’ye meftun eder. Kays’ı deli, Yusuf’u mahkûm, Züleyha’yı afüşte eder. Kerem’i kor, Ferhat’ı nar, Tahir’i kar eder. Gece olur Leyla’da görünür, Şirin olur nazda görünür, Aslı olur niyaz olur, Zöhre’de necm olur görünür. Kördür gözü ama kalpten bakar da görür Şeyh Galib’i dönderir Neyzen’i inletir, Cemil Efendi olur tamburiyi dinletir. Kâinatta kaç beşer geldiyse de kimse sırrına vakıf olmadı, kimse çözemedi tılsımını, kimse bilemedi halini ahvalini. Aşk bu hem hayır hem şer hem doğru hem yanlış hem lütuf hem zulüm. Düşmeyen bilemez muhtevasını. Kalemi kâğıda, ırmağı ummana, Mecnun’u Leyla’ya, Muhammed Mustafa’yı (sav) Mevla’ya bağlar. Yaratıcının kullarına verdiği en güzel armağandır. Öyle ki 18 bin alemi dahi Aşk hürmetine yaratmıştır. Hiçbir yiğidin, hiçbir ahu gözlü dilberin ona karşı duracak ne gücü ne de ondan kurtulacak mecali vardır. Aşk şiddetli muhabbettir; nice şairleri, nice ehl-i onun tarif etmeye çalışsalar da hepsini aciz bırakmıştır; dilleri lal, sultanları kul, alimleri cahil eylemiş yine kendi saltanatını sürdürmüştür. Aşk ne ortak kabul etmiş ne şerik tanımıştır. Kimseye eyvallahı yoktur. Yalnızlık onun tahtı, delilik sarayı, ateş onun suyu, ışık onun libasıdır. Gül kokusunu, bülbül nidasını, Güneş şuasını, ay halesini hep ondan almıştır. Öyle büyük kudret vermiştir ki, Hak Aşk’a kullarını onunla köle eylemiştir. Aşk kimisine deva, kimisine cefadır. Zayıf vücutları verem etmiş, sultanları Kerem etmiş, kendini tanımayanları zer-ü zeber etmiştir. Kimse bilmez yaşı kaç, kimse görmedi cismi ne, kimse şudur diyemedi, dese bir hâl açtı onu yanılttı. Öyle evliyaları yolundan çevirdi ibret olsun diye, öyle harabat ehlini abad etti görünsün diye. Yahya Kemaller, Atilla İlhanlar, Cemal Süreyyalar, Nazımlar, Bakiler, Fuzuliler, Mevlanalar, Yunuslar, Evliyalar, Enbiyalar hep onu anlattı yüzlerce yıldır ama hepsi de itiraf etti bilemedik aslını diye. Hallaç ile Nesimi en yaklaşan oldu ona, onlarda tatlı canlarıyla ödediler o yüce kudrete yaklaşmayı. Peki nedir Aşk. Büyü mü, Vehim mi, Sevgi mi, Zulüm mü, dert mi, deva mı bilmiyorum. Belki de onu en iyi bilmek bilmemektir. Teşekkür ederim Rabbim Aşkı yarattığın için değilse kulların bilemezlerdi aciz ve hiç olduklarını.