Çağlar TUNCER/ KÖŞE YAZISI

Kasım, her yıl aynı ritüelle gelir ve kısacık zamanda biter. Ve adeta zamanın durduğu bir noktada, kalbimize dokunur. Sonbaharın son demlerini, kışın ilk soğuk rüzgarını taşır, doğayı ve ruhumuzu usulca sarar. Kasım’da, bir yandan karanlık akşamlar uzar, bir yandan da sabahın ilk ışıkları, dünya üzerindeki her şeyin eski güzelliklerini hatırlatır. Bu ay, yalnızca mevsimlerin değil, duyguların da dönüşüm zamanıdır.

Kasım, geçmişi hatırlama ve yeniyi kucaklama arasında ince bir çizgide durur. Yapraklar yere düşerken, birçoğumuz geçmişin izlerini daha derinden hissederiz. Her düşen yaprak, bir kayıp, bir hatıra gibidir. Ama aynı zamanda her yaprak, geçmişi ardında bırakıp geleceğe doğru yola çıkan bir umut ışığıdır. Bu, adeta aşkın ta kendisidir: Bir yandan hüzünlü, bir yandan da büyülü.

Kasım ayının nostaljik havası, insanın ruhunu derinden etkiler. Fırınlardan yayılan sıcak ekmek kokusu, pencerelere yansıyan çaydanlık buharı, eski şarkıların, eski hatıraların arasında kaybolmak... Tüm bunlar, kasvetli ama huzurlu bir huzur sunar. Gözlerimizi kapatıp geçmişi düşünürken, bir yandan da yeni başlangıçlara yer açarız. Her sonbahar, bir nevi kalp temizliği gibidir; eski duyguları bırakıp yenilere yer açmak için bir fırsat.

Kasım’ın soğuk günlerinde, en çok içimizi ısıtan şey, geçmişin sıcak hatıralarıdır. O eski yaz akşamları, kaybolmuş aşklar ve bitmemiş sohbetler, kasvetli havada adeta yeniden hayat bulur. Bazen bir şarkı, bazen bir kahve fincanı, bazen de yıllar sonra karşımıza çıkan eski bir fotoğraf, bize kaybolan duyguları hatırlatır. İşte Kasım, her şeyin hatırlatıldığı ve aynı zamanda unutulduğu bir aydır.

Ancak Kasım’da sadece hüzün yoktur. Aynı zamanda derin bir sevda da vardır. Kışın soğuğu henüz gelmemişken, yavaşça yaklaşan bir sıcaklık hissi vardır. İç dünyamızda bir tür huzur, bir tür tamamlanmışlık duygusu… Kasım, içsel bir yolculuğun başladığı, hem kaybettiğimiz hem de kazandığımız bir zaman dilimidir.

Bizi düşündüren, huzursuz eden ama bir o kadar da büyüleyen bu ay, hayatın ne kadar geçici olduğunu da hatırlatır. Her şeyin sona erdiği, ama her şeyin yeniden başladığı anların bir arada olduğu Kasım, aslında kalbin en derin köşelerindeki hislerin dışa vurduğu zamandır. Ne hüzün ne de mutluluk, birbirinden ayrı değildir; her ikisi de Kasım’ın büyüsünde birleşir.

Kasım, bir zamanın ve bir kalbin dönüşümüdür. Bir taraftan geçmişin eski aşklarına, kayıplarına, hatıralarına dokunurken, diğer taraftan yeni umutlara ve taze başlangıçlara kapı açar. Kasım, hem kaybolan bir zaman dilimi hem de yeniden doğan bir sevgidir.

Kasım, bir sonun değil, yeni bir başlangıcın ayıdır. Her yaprak düşerken, içimizdeki eski duygular yeniden canlanır, ama aynı zamanda yenilere yer açarız. Kasım, geçmişin ağırlığı ve geleceğin umutları arasında bir köprü kurar. Ve her köprü gibi, o da bir geçiştir. Hem bir veda hem de bir merhaba. O yüzden, bu Kasım son günlerinde, zamanın izlerini bir kenara bırakıp, kalbinizin derinliklerinde kaybolan sevgileri ve umutları yeniden keşfedin. Çünkü Kasım, en çok kalbinizin sesini duymaya ihtiyacı olduğu zamandır."