(Çağlar TUNCER- KÖŞE YAZISI)
Kış, Anadolu'nun kalbinde, Aladağlar’ın zirvelerinden Niğde'nin dar sokaklarına kadar uzanan topraklarda yalnızca bir mevsim değil, bir dönüşüm zamanıdır. Karın düşmesiyle birlikte her şey beyaza bürünür, bu beyazlık adeta doğanın bir uyanışı, bir taze başlangıcıdır. Kışın kendine özgü bir büyüsü vardır; soğuk, sessiz ve derin… Fakat kar, Anadolu’yu adeta bir masal diyarına dönüştürür.
Aladağlar, karla kaplandığında başka bir hale bürünür. Zirveleri, dağcıların gözlerini kamaştıran yüksekliğe, karla dolu gövdeleri ise doğal bir beyaz örtüyle sarılır. Her adımda ayak izleri, karın üzerinde bıraktığı derin sessizliği bozar. Aladağlar'ın eteklerinde gezinen her kar tanesi, Anadolu'nun yüzyıllardır süre gelen kadim hikâyelerini birer birer anlatır. Dağcılık tutkunlarının bu bölgedeki maceraları, adeta karın içinde kaybolmuş birer iz gibi arkasında hatıralar bırakır.
Niğde'nin sakin, derin soğukları da bu kış mevsimiyle birlikte başka bir anlam kazanır. Şehir, karın düşüşüyle birlikte bambaşka bir kimlik kazanır. Şehirdeki evlerin çatılarından sarkan buz sarkıtları, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ışıltılarını sergilerken, karla kaplanmış yollar ise birer masal yolu gibi görünür. Çiftliklerden köylere, dağ köylerinden kasabalara kadar her köşe, karın beyaz örtüsüyle sakinliğe bürünür. Fakat, bu beyazlık sadece bir örtü değil, insanın ruhuna dokunan bir güzelliktir. Kar, toprakla ve insanla arasında kurduğu sessiz ama derin bir bağ oluşturur.Niğde'nin o eski taş binaları ve sokakları, kışın dokunuşuyla bambaşka bir ruh kazanır. Her köşe başı, her tarihi yapının etrafı karla kaplanmışken, insanlar sokaklarda sessizce ilerler. Ne kadar soğuk olsa da, karın oluşturduğu o muazzam sessizlik, insanların içini ısıtan bir huzur kaynağı olur. Bir yudum sıcak çay, karla kaplanmış bir pencereden dışarıya bakarken, o anın büyüsünü daha iyi hissettirir. Niğde'nin tarihi zenginlikleri, kışın içinde daha da etkileyici bir hal alır. Özellikle Demirkazık Dağı'nın eteklerindeki karlar ve bölgedeki antik yapılar, kışın sert havası altında unutulmaz bir manzara sunar.
Niğde’nin termal ve şifalı sularıyla bilinen Çiftehan Kaplıcası, kışın soğuk günlerinde farklı bir çekiciliğe sahiptir. Karla kaplanmış dağların etrafında, sıcak termal suların ve bacaların tüten buharı yükselirken, ziyaretçiler sıcak suların rahatlatıcı etkisiyle kendilerini doğanın kucağına bırakır. Çiftehan'ın kaplıca sularının, kışın verdiği soğukla daha da keyifli hale gelir. Ancak, Çiftehan’ın en özel farklı bir yanı da, açık hava yerine kapalı alandaki keyfiyle sizi adeta bir sıcaklık ve huzur dünyasına davet etmesidir. Geniş camlardan dışarıya bakarken, karla kaplı manzaranın tadını çıkarırken bir yandan da termal suların rahatlatıcı etkisi sizi sarar. Çiftehan, doğanın sunduğu bu özel karışımı, kış mevsiminde bir huzur kaynağına dönüştürür.Niğde’de sadece doğa değil, tarih de oldukça derin izler bırakır. Çiftehan Tren Garı’nın nostaljik havası, eski zamanların izlerini taşırken, buradan geçerken geçmişin köhne yollarından günümüze uzanan bir köprü kurarsınız. Yeşilburç’un seyir terası, kışın karla örtülü manzarasına eşlik ederken, sizi bir başka dünyaya götürür. Burada, dağları, vadileri, köyleri ve kasabaları bir kuş bakışıyla izlerken, doğanın içindeki derinliği daha da hissedersiniz.
Niğde’nin tarihini dokusunda taşıyan yerlerden biri de Gümüşlerin Manastırı ve Kemrehisar’ın Tyana’dır. Gümüşlerin Manastırı, karla kaplı dağların arasında adeta bir zaman kapsülüdür. Yüzyıllar öncesinin ruhunu bugüne taşıyan bu yapıyı gezmek, bir yandan tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkmaktır. Kemrehisar’daki Tyana Antik Kenti ise Roma döneminin izlerini taşıyan harabeleriyle karışan kış manzarasında, binlerce yıl önce burada yaşamış medeniyetlerin izlerini takip etme fırsatı sunar.
Ve elbette, Niğde'nin bilinen en dikkat çekici yerlerinden biride Tabal Krallığı tarafından yapılan Göllüdağ Antik Şehri Göbekli Tepe’nin karla örtündüğü zaman verdiği büyü bambaşkadır. Aynı zamanda eşsiz dokusu ile Gebere Barajı’nın buzla kaplanmasında kışın ayrı bir güzelliğidir. Karla kaplanmış çevresindeki ağaçlar ve doğanın tüm sessizliğini ve büyüsünü yansıtırken, barajın yüzeyinin buzla kaplanması, adeta bir doğa tablosu gibidir. Kışın en soğuk zamanlarında, buradaki manzara hem etkileyici hem de büyüleyicidir. Niğde'nin bu doğal güzellikleri, karın ve soğuğun birleştiği bu mevsimde bir başka şekilde kendini gösterir. Anadolu’nun karla kaplanmış toprakları, yalnızca bir coğrafya değil, bir duygu dünyasının kapılarını da aralar. Kışın en güzel yanı, her kar tanesinin farklı bir güzellik ve farklı bir anı biriktirmesidir. Karın yaratığı beyaz örtü, insanın ruhuna işleyen bir huzur bırakır; dağların zirvelerinden Niğde'nin tarihi sokaklarına kadar…
Kışın bu derin güzellikleri, sadece doğada değil, insanların hayatında da izler bırakır. Her kar taneleri hem doğanın hem de Anadolu’nun tarihine kazınmış anıların simgesidir. Kışın beyaz örtüsü, tıpkı bir ressamın tuvali gibi, her anı bir başka şekle sokar; insanları, doğayı ve zamanı aynı anda dondurur. Belki de kışın en güzel yönü budur. Zamanın durması ve her şeyin yenilenmesi.