Sedat ÇAĞLAR yazdı : AFGANİSTAN'IN ŞİFRELERİ - Niğde Haber Gazetesi
Afganistan imparatorluklar mezarlığı diye anılır. Gerçekten Afganistan’ın bağımsız kalabilmek için verdiği mücadele derinlemesine incelenmesi gereken bir meseledir.
Afganistan tarihinin sadece yüz yıllık bölümünü irdelediğimizde çıkaracağımız ana fikir bağımsızlık mücadelesidir. Dönemin askeri ve ekonomik olarak en büyük devletleri, Afganistan’ı işgal ettiklerinde ne askeri güçlerinin, ne ekonomik zenginliklerinin ne de kurdukları stratejilerin beş para etmediğini gördük. Bütün bu güçleri yenen tek şey ise boyunduruk altında yaşamak istemeyen ve bağımsızlık inancı ile savaşan bir millettir. Bu özellikleri tarihi boyunca boyunduruk altında yaşamamış ve kurdukları devletler ile tarih yazmış yüce Türk milletimize çok benzemektedirler.
Afganistan 1800’lü yılların güneş batmayan ülkesi olarak bilinen İngilizlerle üç defa savaşmış bu savaş 1836 yılından 1919 yılına kadar sürmüştür. Güney Asya’nın bütün zenginliklerini sömüren İngilizler Orta Asya’nın en stratejik ülkelerinden biri olan Afganistan’ın önemini anlamış ve orada egemen olmak istemişler savaş ile geçen 83 yıldan sonra İngilizler bu toprakları terk etmek zorunda kalmışlardır.
Yine Sosyalist rejimin hüküm sürdüğü Sovyet Rusya, 1979 yılında işgal etmek için saldırdığı Afganistan’da on yılı aşkın sürede verdiği mücadelede yenilerek Afganistan’ı terk etmek zorunda kalmıştır. Afganistan savaşı Sovyet Rusya için dağılmanın en büyük sebeplerinden biri olarak tarihe geçmiştir.
Ve son olarak Amerika Birleşik Devletleri, Uluslararası koalisyon kurarak ve NATO’yu da işin içine katarak Afganistan’a girdi. ABD, 2001 yılında Afganistan’daki rejimin sahibi olan Taliban’ın El Kaide terör örgütüne destek olduğunu bahane etti. 11 Eylül saldırılarından sorumlu tutarak Afganistan’a saldıran ABD tam 20 yıl Afganistan’ı işgal etti. Hazin son 2021 Ağustos ayında Taliban, Afganistan’ın başkenti Kabil dâhil olmak üzere tüm ülkede yönetimi ele geçirdi. Tarih tekerrür etti ve dünyanın en büyük ordularına en büyük ekonomilerine en teknolojik istihbarat servilerine sahip olan ülkeler Afganistan’dan yenilerek çekilmek zorunda kaldı.
Tabii Taliban’ın ülkeyi yönetim şeklini hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz. Yüce dinimiz olan İslamiyet’te ve kutsal kitabımız Kuranı Kerimde kadın haklarına olan ve kadınlara verilen önem ortadadır. Ayrıca Bilimin ve ilimin İslam dini için ne kadar önemli olduğu da aşikârdır. İslam tarihinde kurulan medeniyetlerin tüm dünyaya örnek teşkil ettiği de ortadadır. Taliban’ın kadın haklarını kısıtlayıcı davranışları hiçbir şekilde kabul edilemez. Eğitimi ve iletişimi engelleyici uygulamalarına şiddet ile karşıyız. Bireysel ve toplumsal özgürlüklerin kısıtlandığı, fikir özgürlüğünün baskı altında olduğu bir rejim Afganistan’ı bu günkü dünyadan tam 100 yıl geriye atmaktadır. Bütün bu hak ve özgürlüklerin baskı altında olduğu bir ülkeden kurtuluşu kaçmakta bulan Afgan halkı başka ülkelere iltica etmek zorunda kalmışladır. Bu gün ülkemizde 300 bin dolayında Afgan mülteci bulunmaktadır ve Ülkemizde de birçok huzursuzluk ve sorunların sebebi olarak görülmektedir. Bir tarafta başlayan ateş bumerang gibi dağılıyor bütün dünyayı çevreleyebiliyor. Aynı şey Suriye’deki iç savaştan kaçan mülteciler içinde geçerli. Suriye iç savaşından kaçan mülteciler ülkemiz için çok büyük maliyetler ödemesine yol açmıştır. Bu gün ülkemizdeki Suriyeli ve Afgan mülteciler başta olmak üzere birçok ülkeden gelen düzensiz göçenleri ülkemizde toplumsal sorunların başlamasına sebep olmuştur.
Afganistan halkının hak ettiği toplumsal huzur ve refaha en kısa zamanda kavuşmaları en büyük temennimizdir. Hak ettikleri bireysel özgürlüklere kavuştukları insan haklarına ve kadın haklarına saygılı bir Afganistan devleti görmek hepimizin ortak temennisi olsa gerek